Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, makam odasında bulunan dinleme cihazlarıyla ilgili davanın ilk duruşması dün yapıldı. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada duruşmaya tutuksuz sanıklardan Başbakanlık Koruma Daire Başkanı Mehmet Yüksel, Yakın Koruma Müdürü Zeki Bulut, eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz, Ahmet Türer, Seyit Saydam, Hurşit Gölbaşı, Harun Yavuz ve İbrahim Sarı katıldı.
2008'de Başbakanlık Koruma Müdürlüğüne atandığını, o dönemde Başbakanlık Koruma Müdürlüğünün "ilkel şartlarda çalıştığını, araç gerecinin yetersiz olduğunu" ifade eden Yüksel, Erdoğan'ın ve amirlerinin desteğiyle müdürlüğün personel, araç-gereç, silah ve donanımını dünya standartlarının üzerine çıkarmaya çalıştıklarını anlattı.
Yüksel, daha önce başbakanın gittiği yerleri, Başbakanlıkta görevli 2 kişi göz ve dedektörle kontrol ederken, aldıkları çok iyi sinyal tarayıcı cihazlarla, başbakanın yurtiçi ve yurtdışında gittiği her yeri aramaya başladıklarını kaydetti.

GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIK
Erdoğan'ın Yakın Koruma Müdürlüğünü yapan Denizli eski Emniyet Müdürü Zeki Bulut'da Başbakanlıktaki görevine başladıktan sonraki çalışmalarına değinerek, "Beyefendiye, 4 buçuk yıl hizmet ettim. Sabah erken saatte gittim, gece yarısı döndüm. 4 buçuk yılda sadece bir gün, kayın babam vefat ettiğinde çalışmadım. Amiyane tabirle Sayın Erdoğan'ı yataktan aldım, yatağa bıraktım. En son adamdım. Devamlı yurtdışında, devamlı il dışındaydık. Herhalde bin 500 gün çalışmışım, bunun bin gününü Ankara dışında geçirmişim. Çocuklarımın hangi sınıfa gittiğini unuttuğum oldu. Çocuklarımın büyüdüklerini hiç görmedim. İnsan üstü bir görev. Sayın Başbakanı kazasız belasız, kılına zarar gelmeden görevi bırakmayı nasip etmesi için Allah'a dua ettim. Görevi bırakınca da bu yerine geldiği için iki rekat şükür namazı kıldım. Ama şimdi ne yazık ki hain olarak addediliyoruz. Bu kadar büyük bir sevginin, bu kadar büyük bir aşkın karşılığının bu olmaması gerekiyordu. Başbakanımızı, beyefendiyi, iddia ediyorum ki biz gelene kadar Allah korumuş" şeklinde konuştu. Dinleme cihazı bulunduktan sonra yaklaşık 10 ay daha görevini sürdürdüğü bilgisini veren Bulut, görevi sona erince, küçük yerlere giden birçok meslektaşının aksine Denizli Emniyet Müdürlüğüne getirildiğini bildirdi.
Bulut, Şubat 2014'te görevden alındığını ve neden alındığımı bilmediğini söyledi. Erdoğan'ın 2011'deki rahatsızlığı döneminde İstanbul'da bulunduğunu belirten Bulut, "O dönemde beyefendinin bir misafiriyle ilgileniyordum. Bir hafta için gelen misafir iki ay kadar kalmıştı. Demir'in ailesi Ankara'daydı. 'Ailemden uzak kaldım. Çocuğum da rahatsızmış. Görüp geleyim' dedi. Bununla ilgili izin aldı. Bu yüzden Serhat'ın İstanbul'dan Ankara'ya geldiğini biliyorum" dedi.


ERDOĞAN'IN MÜDAHİLLİK TALEBİ KABUL EDİLDİ
Savunmaların ardından davanın ilk duruşması sona erdi. Mahkeme heyeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığının müdahillik taleplerini kabul etti.
Sanıklardan, duruşmaya katılmayan Ali Özdoğan, Serhat Demir, Sedat Zavar, İlker Usta ve Enes Çiğci hakkındaki yakalama kararlarının devamına karar veren mahkeme, sanık vekillerinin duruşmalardan vareste tutulması taleplerini, deliller tam olarak tartışılmadığı ve tanık beyanlarının alınması sırasında kendilerine soru sorulabileceği nedeniyle reddetti.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlarından Mustafa Varank ve MİT mensupları ve polislerin de arasında bulunduğu kişilerin dinlenmesine karar verdi.
Mahkeme, ayrıca MİT'ten, sanıklardan Hasan Palaz'ın, 2011-2014 arasında teşkilata yaptığı ziyaretlere ilişkin çizelgenin istenmesine karar verdi.
Davanın sonraki celsesi 4 Şubat 2015 saat 09.00'da görülecek.