Denizli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği'ne bağlı Denizli Devlet Hastanesi Yeni Doğan Uzmanı Dr. Ufuk Çakır, Down Sendromu konusunda toplumu bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenen '21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü' nedeniyle bir açıklama yaparak Down Sendromu'na dikkat çekti.

HER YIL BİN 500 BEBEK DOĞUYOR
Uzman Dr. Ufuk Çakır, Türkiye’de her yıl bin 500 Down Sendromu olan bebek doğduğunu belirterek, "Down Sendromu, vücut hücrelerindeki kromozom sayısının anormal yani 21. kromozomun fazla olması sonucu ortaya çıkan tedavi edilebilen bir hastalık değil, genetik bir farklılıktır. Böyle bir anormalliğe sahip olan anne karnındaki bebek genellikle gelişemez ve hayatını kaybeder. Eğer gelişebilir ve bebek doğmayı başarırsa Down Sendromlu olarak doğmuş olur. Gebelik oluşmasıyla birlikte kromozomal farklılık ortaya çıktığı için her gebe kadın, kadın doğum doktoruna rutin takibini yaptırması gerekmektedir. Üçlü test, amniyon sıvı örneği ve koryonvillüs biyopsisi ile tanı alınabilir. Bebeğin takibi konusunda aile kadın doğum uzmanı ile birlikte plan yapabilir. Down Sendromu'na sebep olduğu bilinen kesin neden yoktur ancak en büyük bilinen etmen hamilelik yaşının 35 üstü olmasıdır" dedi.

BİRÇOK ÖZELLİKLERİ FARKLI
Down Sendromu olan bebeklerin başta fiziksel olmak üzere birçok yönden özelliklerinin farklı olduğunu belirten Yeni Doğan Uzmanı Dr. Ufuk Çakır, "Doğum sonrası muayenede yaşıtlarına göre fiziksel farklılıklar (burun kökü basıklığı, küçük burun, göz katlantısı, kas kuvveti zayıflığı, elde tek düz çizgi, ayakta ayrık baş parmak, ense kalınlığı, büyük dil, göbek fıtığı), endokrin bağırsak sorunları, kardiyak, bağışıklık sisteminde, göz, işitme problemleri, hafif ya da orta seviyede zihinsel ve fiziksel gelişim geriliği ile ilgili problemler beklenmektedir. Dolayısıyla aile genetik danışmanlığı, işitme testine, kardiyoloji, endokrinoloji, göz hastalıkları ve nöroloji uzmanları, fizyoterapistler ve aile destek grubuna yönlendirilmelidir. Bu yüzden sağlık kontrollerinin aksatılmadan ve zamanında yapılması, doğru sağlık danışmanlığının alınması çok önemlidir. Aile ilk olarak Milli Eğitime bağlı rehberlik araştırma merkezinden randevu alıp, rapor çıkararak, özel eğitim ve rehberlik eğitiminden ücretsiz faydalanabilirler. Aileye derneklerle ve aynı bebeğe sahip ailelerle iletişime geçmesini tavsiye edebiliriz" ifadelerini kullandı.

ÖZEL EĞİTİM
İyi bir tıbbi destek ve doğru seviyedeki bir destekle Down Sendromu olan bireylerin arkadaş edinebileceği, okula gidebileceği, iş edinebileceği, kendi hayatları ve gelecekleri için karar verebileceklerini belirten Dr. Çakır sözlerini şöyle tamamladı: 
"Unutmayalım ki bu bireyler topluma göre daha geç öğrenen bireylerdir. Ama uygun eğitim programları ile okuyamaz bile denilen bu bireyler artık lise, hatta üniversite bitirebilmekte, ikinci bir dil öğrenebilmekte, çalışabilmekte, dans edebilmekte, resim yapabilmekte, müzik enstrümanı çalabilmekte, şarkı söyleyebilmekte, bağımsız veya yarı bağımsız hayatlar sürebilmektedirler. Down Sendromu olan bebekler de, her şeyden önce bir bebektir. Beslenme, temizlenme, sevilme ihtiyacı duyan, acıkınca, sıkılınca ağlayan, kızan, küsen, gülen, geceleri uyutmayan bebeklerdir. Gençlerde cinsel kimlikleri bulunan, ergenlik bunalımı yaşayan, aşık olan, kalbi kırılan, kardeşi ile kavga eden, kapıları vurup, bangır bangır müzik dinleyen, gülen, dans eden gençlerdir. Bizler gibi onlar da tüm duyguları yaşarlar. Şu an beklenen ömür 60-65 iken birçok Down Sendromu olanlar uzun yıllar yaşamaktadır."