Çiftçi, bu güne kadar yaklaşık 300 odun parçasından yaptığı eserlerini açacağı ilk kişisel sergi ile sanatseverlerin beğenisine sunmaya hazırlanıyor. Odun işleme sanatını izlediği video görüntülerinden öğrendiğini anlatan Çiftçi, “Odundan yapacağım süs ve ev eşyaları ile her ağacı kullanmıyorum. Titiz bir arama çalışması ile yapacağım esere uygun zeytin, dut, iğde, çıtlık, kiraz, güllük ağacı, okaliptüs ve ceviz odunlarını odunculardan ve kara fırın ekmek pişiren fırınlardan satın alıyorum. Torna makinesinde ve el emeği ile aldığım odunu sanat eserine dönüştürüyorum. Tabak, vazo, şekerlik, süs eşyaları, biblolar, görsel eşyalar yapıyorum. Bir odundan bir eser yapmak yaklaşık bir günüme mal oluyor. Yaptığım eserleri de kesinlikle boyamıyorum ve vernik kullanmıyorum. Ağacın özelliğine göre özel yapılmış koruyucular kullanıyorum” dedi.
Ağacın sakladığı resimler
Eylül ekim ayında ilk kişisel sergisini açacağını ve sergisinin ismini ‘Ağacın sakladı resimler’ olarak koyduğunu anlatan Çiftçi, “Ben kullandığım özel ağaçların içindeki damarlara ve halkalara estetik veriyorum. Onların güzelliğini, yaptığım eserimde ortaya koymaya çalıyorum. Bazen yaş aldığım bir odunu kuruması için en az üç ay bekliyorum. Ya da odunu arabamın bagajında 2-3 ay gezdirerek kendi halinde kurumasını ve damarların ortaya çıkmasını, çatlamaları ve ağacın eğilmesini sağlıyorum. Emeklilikte odunlar sayesinde çok güzel eşyalar ortaya çıkarıyorum. Yaptığım işten de büyük mutluluk duyuyorum. Yıllarca çalıştım emekli oldum diye kendimi kahvehane köşelerine atmadım. Yeni şeyler üretmenin ortaya çıkarmanın gururunu yaşıyorum” dedi.