HABERDENİZLİ.COM

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ‘Denizli Barosu Tarihi” isimli kitabının tanıtımı için Denizli’ye geldi. tanıtım öncesi Denizli Barosu’nda basın mensuplarıyla bir araya gelen Feyzioğlu, DHKP-C terör örügütüne üyelik suçlamasıyla tutuklanan avukatları hakkında açıklama yaptı. 

80 MİLYON İÇİN ADİL YARGILANMA TALEP EDİYORUZ

Avukatlara yöneltilen suçlamalarında ne kadar ciddi olduğunu farkında olduklarını belirten Feyzioğlu “Savunmalarda bu kişilerin  savundukları müvekkillerin kimliği sebebiyle tutuklandıkları, sorgulamada buna dair sorular sorulduğu ifade ediliyor. Delillerin güvenilirliğini görmemiz lazım. Türkiye Barolar Birliği olarak tutuklamanın en son yapılması gereken bir işlem olduğunu düşnüyoruz. Tutuklamaların Türkiye’de bu kadar kolay gerçekleşmesini kaygıyla izliyoruz. Öte yandan TBB’nin avukatların tutuklanmasıyla ilgili ilgilenmediği şeklinde çıkan spekülasyonlar yalandır. TBB bu olayla yakından ilgilenmektedir. Bize saldıranların kafalarının arkasındaki sebep; bizim Atatürkçü, cumhuriyetçi, üniter devletçi ve milli devletçi oluşumuzdur.” dedi.

İddiaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığını ancak yargılamanın sonunda anlaşılacağını belirten Feyzioğlu, “Talebimiz sadece bu kişiler için değil, 80 milyon için adil yargılanma talep ediyoruz. Herkes için adil yargılanma talep eden bir birliğin bu talebinden bu kişiler niçin rahatsız, çünkü bir romantik dernek başkanı gibi, okumadan bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı marifet bilen bir kişi gibi ‘durun yapamazsınız bunlar suçsuz dememi istiyorlar.’ TBB arzu ettikleri gibi gayri ciddi bir kurum değildir. Yargının en üstündeki 3 kurumda biridir. Herkes için adil yargılama istiyoruz, herkesin için adalet istiyoruz. Tutuklamanın sağlam delillerle uygulanmasını istiyoruz.” ifadelerini kullandı. 

MAĞDURİYETLER ARTARSA BUNDAN EN ÇOK SUÇLULAR İSTİFADE EDER

Yargıtay 16’ıncı Daire Başkanlığının FETÖ hakkında ‘Örgüte yalnızca sempati duymak ve buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgütün liderine saygı duymak gibi fiiller örgüt üyeliği için yeterli değildir.’  şeklindeki kararın son derece doğru olduğunu belirten Feyzioğlu,  Türkiye’de siyasi iktidarın desteklemesi ve önünü açmasıyla benim F tipi suç örgütü olarak nitelendirdiğim bu yapıya karşı bir sempati yaratıldı. Bunların bankasına para yatırmayan, gazetesine abone olmayan, sohbetlerine gittiğini fotoğraflarla belgelemeyen insanlara kamuda işleri yürümedi. Daha sonra 17-25’ten sonra bankaları hala açıkken, okulları hala Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ruhsatlı olarak öğrenci kabulüne devam ederken başbakanın çıkıp bu okullara öğrenci göndermeyin, bankalara para yatırmayın demesi kurumsal bir devletin ciddiyetiyle bağdaşmadı.  Varsa bir suç bugün yaptığı gibi o bankayı o okulu kapatırsınız. Bu okulları, bankaları açık tutup buralara sizin yönlendirmenizle para yatırıp çocuğunu gönderenleri suçlamak kabile devletinde olabilecek bir şeydir. “dedi. 

HAYATI MI GÜLEN CEMATİYLE MÜCADELE EDEREK GEÇİRDİM

Bu sözleri hayatını Gülen cemaatinin suçlarıyla mücadeleye adamış biri olarak söylediğini ifade eden Feyzioğlu, “biz bugün yaşananları söylerken sayın başbakan ve şakşakçıkları tarafından hedef gösteriliyorduk.  Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıkılması operasyonuna karşı biz göğsümüzü siper ederken onlar da bize saldırıyordu.  Şimdi devir değişti hoca efendilerine ağız dolusu sövüyorlar. Biz ilk günden bu tehlikeleri görüp devlet yetkililerini uyarmış kişileriz. Buradan bir kere daha uyarıyoruz. Kendi yarattıkları bu yapının sırf gazetesine abone oldu, okuluna çocuğunu gönderdi diye insanları damgalamamaları lazım. Yargıtay’ın kararı bu açıdan değerlidir. Yönetim  sıfatındakiler mutlaka sorumlu tutulmalıdır. Ama iyi niyetle bu cemaate kendini yaklaşmak zorunda hissedenleri acımasızca sorumlu tutulmamalıdır. “ dedi.

“YANLIŞ UYGULAMALAR MAĞDURİYET ARTIRACAK”

Yargılama da oluşabilecek mağduriyetlerden en çok gerçek suçluların faydalanacağını belirten TBB Başkanı,  “Benim endişem şudur ki yanlış uygulamalarla mağduriyetler artarsa bundan en çok gerçek suçlular istifade eder. Masumların çığlıklarıyla gerçek suçlular aklanmak ister. Bunu yapmasınlar.” İfadelerini kullandı.

“15 BİN HAKİMİN 10 BİNİ TECRÜBESİZ”

“15 Temmuz’un ardından Türkiye’de  4 bine yakın hakimin tavsiye edilidini belirten Barolar Birliği Başkanı,  “Türkiye’de 15 bin hakimimiz var. 10 bini 5 yıl kıdemin altında. 15 Temmuz öncesinden daha mı kötü durumdayız, hayır değiliz. 15 Temmuz öncesinde de çok sayıda FETÖ’ye biat etmiş hakimimiz maalesef vardı. Bunu yabancılara anlatırken çok zorlanıyoruz. Devleti teslim ederseniz bunlar olur. Bu hakimlerin tavsiye yöntemine ilişkin tabii ki tereddüdümüz var. Ciddi soruşturma sürecinden sonra tasfiye edilmiş olmalarını ve yargıya başvurma haklarının olma hakkının olmasını tercih ederdik ki daha güvenilir olsun.” diye konuştu.

TECRÜBELİ HAKİMLER İSTİNAF MAHKEMELERİNE ATANDI

Geçmişte sayı olarak çok büyük bir yargı mensubunun Gülenci sıfatıyla yargının içine girdiğini ifade eden  Feyzioğlu, “Şimdi bunların tasfiye edildiği söyleniyor. Hakikaten edildiler mi yoksa yanlışlıklar yapıldı mı bilemiyoruz. Çünkü yargı sürecini açmadılar. 15 Temmuz’un ardından ilk dereceden 4 bine yakın hakim tavsiye edildi. Kalanların içindeki 1500 tecrübeli hakim de istinaf mahkemelerine gönderildi. Adalet akademisinde daha staj görmekte olan tecrübesiz, fakülteden yeni mezunları hakim yaptık. Bugün Türkiye, Ağır Ceza Mahkemelerine başkanlık yapacak kıdemde hakim bulmakta zorlanıyor.  Dünden daha kötü bir durumda değiliz ama bugünde sıkıntılı bir durumdayız. Dünün ve bugünün met edilecek bir tarafı yok. Hakimlerimizde çok büyük bir tecrübesizlik var.” İfadelerini kullandı.  

ARTIK MÜLAKATLA HAKİM ALINIYOR

Türkiye’de HSYK’nın yaptığı hakim alımlarında yapılan yazılı sınavın hiçbir öneminin kalmadığını ifade eden  Feyzioğlu, “Türkiye’de artık hakimlik sınavlarında 1 buçuk senedir yazılı sınavda baraj yok. Örneğin 500 hakim savcı adayı alınacak, yazılı barajın 60-70 puan olması lazım ki onu geçenleri mülakata çağıralım. baraj yok. Onun yerine sözlü sınava var. HSYK 500 hakim savcı alacağım diyor. İlk 2 bini çağıracağım diyor. Belki yazılı sınavdan almış 15-20 Kağıdı yerlerde sürünüyor. Yazılıda aldığı notun zerre önemi yok. Yani 15-20 puanlı bir aday yazılı puanda birinci olmuş kişiyi eleyebiliyor. Sonuç olarak liyakat kalmıyor. Mülakatın usulüne göre yapılıp yapılmadığı konusunda da bir delil yok. Görüşmeler kaydedilmiyor. Diyoruz ki mülakatları kaydedin, bu görüşmeleri yayınlayın. Şeffaf yönetim böyle olur.  Bu büyük bir sorun teşkil ediyor. Bilgisiz ve tecrübesiz hakimlerin ortamın baskısı altında kalması mümkündür. Son anayasa değişikliği de  HSYK’nın neredeyse tamamını iktidar partisinin genel başkanının doğrudan ya da dolaylı atadığı bir sisteme geçtik. yani hakimler kendini güvende hissetmiyor.” diyerek sözlerini noktaladı.