Nörobilim Aile Çocuk ve Ergen Danışmanı Alaaddin Debgici bazı toplumsal olaylar halkı birleştirebildiği gibi parçalama riskinin de yüksek olduğuna değindi. Böyle dönemlerde insanların kendilerini kontrolde güçlük yaşabileceklerine değinen Debgici; “İnsanlar kabul ettikleri değer yargılarından güç bulurlar ve o değer yargısının kendisine herşeyi yaptırabileceğine inanırlar. Oysa mazeretler insanları haklı yapmaz.” dedi. Türkiye’nin öfke kontrolü konusunda ciddi yol kat etmesini vurgulayan Debgici konuşmasına şöyle devam etti;
Siz hiç trafikte size centilmence yol veren birisine rastladınız mı? Ya da bir resmi kurumda işlem yaptıran birisinin çıkışta memur arkadaşa teşekkür ettiğini gördünüz mü? Düşünüyorsunuz değil mi? Evet maalesef bu tarz insanların nesli gittikçe tükenmekte. En son ne zaman nerede rastladığımızı dahi hatırlamıyoruz. Trafikte, çarşıda, pazarda, iş yerinde hatta evimizde dahi neredeyse herkes öfkeli, herkes saldırgan. Arabanızla sinyal verip sağ şeritten sol şeride geçebilmeniz için neredeyse birkaç gün beklemeniz gerekebilir. Olurda önceden geçebilirseniz arkanızdan senfoni orkestrası gibi çalacak korna seslerine hazırlıklı olun.
Toplumumuzda öfke ve saldırganlıkla ilgili çok yanlış bir inanış var. Bu eşler arasında da, çocuklar arasında da görülebiliyor. Birisi diğerine yanlış bir davranış yaptığında “Ama oda beni sinirlendirdi” diye savunmaya geçebiliyor. Yaşanan olaylarda da bunu gördük. Eylemciler gaz sıkan polisi suçladı. Polis kendilerine taş atan eylemcileri. Bu paradoksu tartışmaya kalksak haftalar aylar hatta yıllar alır. Yani birisi bizi öfkelendirmişse kendimizde ona her türlü saygısızlığı yapmayı bir hak olarak görüyoruz ki bu doğru değildir. Gerekçesi ve mazereti olmaksızın herkes kendi davranışından mesuldür. Öfkelenmek bizim davranışlarımızı haklı göstermez.
Öfke sorununun iletişimde kendini ifade etme sorunu olduğuna değinen Psikolojik Danışman Debgici; bu sorunun çocukluk döneminde yerleşmeye başladığını belirtti ve şöyle devam etti; “Size kızdı diye duvarı tekmeleyen, kardeşine ya da kendisine zarar veren bir çocuğun davranışları aslında psikolojik açıdan bir davranış problemidir. Ya da okuldaki arkadaşına kızdı diye onun defterlerini çöp kutusuna atan bir öğrencinin davranışı nasıl normal kabul edilebilir ki. İnsanlar davranışlarından ve sonuçlarından mesuldürler. Zaten bizi insan yapanda davranışlarımızı kontrol edebilme gücü değil midir?”
Debgici “Öfke Psikolojisiyle” ilgili olarak şunları söyledi; “Öfke her ne kadar doğuştan gelen bir duydu durumu olsa da bunu dışarı nasıl vuracağımızı yani nasıl saldırgan olacağımızı çevremizden öğreniyoruz. Bir çocuk kızdığında nasıl davranması gerektiğini anne babasından ya da çevresinden öğrenmektedir. Kırmızı ışıkta bekleyen bir aracın yeşil ışığı birkaç saniye geç fark etmesinden dolayı yavaş hareket etmesine bağırıp çağıran, kornalar çalan hatta işi daha da ilerletip diğer araca el kol hareketleri yapan bir babanın çocuğuna “arkadaşlarınla iyi anlaşmalısın” şeklindeki öğüdü çok ama çok yersiz olacaktır. Ya da parayla bile olsa işini yapan bir çalışana teşekkür etmeyi bir türlü beceremeyen bir annenin çocuğunun kendisine teşekkür etmesini beklemek umutsuz bir beklenti olacaktır.
İkili ilişkilerde iletişimi ve ilişkiyi yönetebilmek büyük bir beceridir. Bura da önemli olan bir diğer husus hayattan beklentilerimizdir. Arabasının başına hiçbirşey gelmeyeceğini düşünen birisi arabasına sinek konsa öfkelenebilir. Eğer insanların sizin aracınıza çarpmasını istemiyorsanız bunun çok basit bir yolu var. Hiç araç almayacaksınız, bir aracınız varsa da bunu hemen satacaksınız. Bundan sonra kimse aracınıza bir zarar vermeyecektir. Oysa eğer bir aracınız varsa lütfen trafikte başınıza her türlü şey gelebileceğini de unutmayın. Aslında bana göre bir araç sahibi olmak bunları zaten kabul etmek demektir. Sonrasında gürültü patırtı etmek yersiz olduğu gibi sizin arabanızın hazar aldığı gerçeğini de değiştirmeyecektir.
Şimdi bir düşünün; evinizi, iş yerinizi, sokakları, caddeleri hatta tüm memleketi. Sizce ben haksız mıyım? Ortalık kendisini ralli şoförü zanneden ama daha trafik kurallarını bile bilmeyen şoförlerle ve kendisini smackdown dövüşçüsü zanneden çocuklarla dolu değimli? Sanki düşman topraklarında yaşıyor gibiyiz.
Lütfen bu konularda daha duyarlı olalım. İnsan olmanın ve sosyal olmanın en önemli gereği kendimize ve çevremize saygı duyabilmektedir. Biz böyle davranmaya başladığımızda çocuklarımızda elbetteki bizi model alacaklardır. Çocuklarımızla ilgili bu tarz davranışlardan şikayetçiysek gerektiğinde bir uzmandan yardım almaktan çekinmemeliyiz. Ağaç yaşken eğilir sözünü unutmamak gerekir.
Öfke sadece ama sadece çevrimizi kaybetmemize sebep olur. Çağımız artık insan kazanma çağı. Siz siz olun çevrinizi kazanmanın yollarına bakın.