İSTANBUL (CİHAN)- Gazeteci Mahmut Övür, 28 Şubat sürecinde medyada yer alan Fethullah Gülen kasetlerinin komplo olduğunu söyledi. Daha önce, Ali Kırca’ya kasetleri Kemal Yavuz’un getirdiği yönünde duyum aldığını açıklayan Övür, “Bugün Mehmet Ali Birand net bir şekilde adını koydu; Genelkurmay’dan geldi. O kaseti getirenlerin adını duymuştum. Ergün Poyraz ATV’ye gelip gidiyordu. Kemal Yavuz’la da Ali Kırca’nın çok yakın ilişkisi olduğu biliniyordu.” dedi.
Mehmet Ali Birand’ın köşesinde yaptığı itiraflar ve Gazeteci Ayşenur Arslan ile canlı yayından yaşadığı asker-medya ilişkisi tartışmasına Gazeteci Mahmut Övür de katıldı. Birand’ın, Fethullah Gülen ile ilgili kasetlerin ATV’ye Genelkurmay tarafından gönderildiği yönündeki açıklamasına deste veren Övür, “Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili o görüntüler çok tartışıldı, farklı şeylere yol açtı. Yargılanmalara kadar gitti. Bu bir komploydu, bu bir tezgahtı. Bu Ali Kırca’ya getirilmiş bir kasetti. Çok net bir şekilde Mehmet Ali Birand bunu ortaya koydu. Ayşenur Arslan’ın yüzüne karşı Genelkurmay’dan geldiğini söyledi. Ben o kadarını bilmiyordum. Ama o çevreden geldiği açıktı. Kemal Yavuz, Ergün Poyraz ismi vardı. Bunlarla Ali Kırca’nın çok yakın ilişkileri olduğu biliniyordu. Ben de o günlerde suçlandım. Kasetlerle benim ilgim olduğu söylendi. Halbu ki benim hiç alakam yoktu. Ali Kırca’nın o zaman çıkıp bu kasetlerin kendisine geldiğini söylemesi gerekirdi. Yayıncılık sorumluluğu bunu gerektirirdi. Bu konuda tutarlı davranmadığı için Ali Kırca’yı eleştirdim.” diye konuştu.
Mehmet Ali Birand’ın çok önemli bir konuyu deştiğini dile getiren Övür, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mehmet Ali Birand önemli bir konuyu deşti. Bu türden tezgahların nasıl ayarlandığını nasıl yayınlandığını ortaya koyarak çok daha hayırlı bir iş yaptığını düşünüyorum. Bu tür şeyler genelde asker eksenlidir. Farkındaydık o zamanlar ama kim getirdi kim götürdü bilmiyorduk. Bugün Mehmet Ali Birand net bir şekilde adını koydu; Genelkurmay’dan geldi. O kaseti getirenlerin adını duymuştum. Ergün Poyraz ATV’ye gelip gidiyordu. Kemal Yavuz’la da Ali Kırca’nın çok yakın ilişkisi olduğu biliniyordu. Bu 28 şubat sürecinin devam etmesiydi. Ondan sonraki süreçlere de baktığınız zaman Gülen hareketine yönelik inanılmaz komplolar, tezgahlar vardı. O bu işin başlangıcıydı. Bir biçimde o cemaati toplum nezdinde yıpratmaya çalışan bir çıkıştı. Burada medya araç olarak kullanıldı. Türkiye’yi hep kendi kafasına göre yönetmek isteyen asker sivil bürokratik yapının tezgahlarıydı bu.”

‘ESKİ TÜRKİYE İLE YENİ TÜRKİYE ARASINDA HESAPLAŞMA YAŞANIYOR
Birand’ın “Genlerimizde darbecilik vardı.” sözünün son dönemde yaşanan tartışmaların özeti olduğunu belirten Övür, “Türkiye’de merkez medyada görev alan ağırlıklı ideolojik yapının devlet eksenli olduğunu tespit eden bu söz çok doğru diye düşünüyorum. Bundan daha iyi bir özet olamaz. Ben kendisini kutluyorum.” diye konuştu.
Övür, sözlerine şöyle devam etti: “Merkez medyanın belirli bir kesiminde Doğan grubunda ve diğerlerinde şunu görüyoruz; Türkiye derin sancı yaşıyor, sivilleşmeyle bürokratik yapı arasında hesaplaşma yaşanıyor. Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında hesaplaşma yaşanıyor. Medya burada ciddi bir rol oynuyor. Onun içinde görev alanlar artık kendisini öyle bir özdeşleştirmiş ki o ideolojiyle oradan kopmaları zor. Bu daha önce de oldu. Oradaki gerçeği dile getirmek hiç de kolay değil diye düşünüyorum orada inanılmaz bir önyargı oluşmuş her şeyin en iyisini onlar bilir aydın onlar çağdaş onlar onun dışında Türkiye’nin değişmesini gelişmesini isteyenlerin olma ihtimali onlara göre zayıf. Böyle bir düşünce biçimi var bu düşünce biçimini sarstığı için Mehmet Ali Birand’ın tepki topluyor buna karşı oradan zaman içinde destek çıkabilir.”






CİHAN