Pamukkale fay zonu için daha önceki çalışmalarda şu saptamalar yapılmıştır, Denizli Horst-Graben Sistemi’nde yer alan Pamukkale Fay Zonu bu sistemin kuzey sınırında yer alır. Yaklaşık 4 km genişlikte, 53 km uzunlukta ve K50˚B doğrultulu (güneydeki 7 km’lik uzunluğunki hariç bu bölüm D-B doğrultulu) normal faylardan oluşmuştur. Bazı araştırmacılara göre iki ana fay zonundan oluşan bu segment paralelden yarı-paralele değişen, en kısası 0.5-8 km uzunluklarında arasında olan, en uzunu ortalama 36 km olan faylardan oluşmuştur. KB-GD doğrultulu Pamukkale Fayı, Büyük Menderes ve Alaşehir Grabenlerinin doğu uçlarındaki kesişim bölgesinde bulunur. Günümüzde gerçekleşen sismik aktivite de daha çok bu sistemlerin kesişim noktası olan bu bölgelerde yoğunlaşır.


Şekil.1- Son Depremlerin Meydana Geldiği Pamukkale Fay Zonu ve Diğer Fay Zonları (Kayn.: MTA Genel Müd. Hazırladığı Diri Fay Haritası )


27/09/2016 tarihinde 4,1 büyüklüğünde depremle başlayan sarsıntılar bu güne kadar arada 28/09/2016 ‘da gerçekleşen 4,2 ve 3,6 büyüklüğündeki depremleri içeren kırkın üzerinde sarıntılar şeklinde devam etmiştir. Depremlerin büyüklüğü 1,4 - 4,2 arasında değişmektedir. Şu ana kadar yapılan izlenimler büyüklüklerin giderek azaldığı yönündedir. Fay zonları birbirleriyle ilişkili bir çok fay kırığından oluştuğu için, bir fay zonu üzerinde gerçekleşen depremler ilişkili oldukları diğer fay kırıkları üzerinde de tetiklemelere sebep Depremlerin yoğunlaştığı bölge olmuştur. Artçı sayılarının fazla olması buna bağlanabilir. Buna bağlı olarakta ilerleyen günlerde bu artçı sarsıntılar devamlılık gösterebilir.



Şekil.2- Meydana gelen depremlerin bölgedeki dağılımı

Pamukkale fay zonu dikkat edilmesi gereken bir fay zonudur. Daha önceden yapılan çalışmalarda bu fay zonuna dikkat çekmiştir.

Bu sebeple, Jeoloji Mühendisleri Odası Denizli Şubesi olarak daha önceden söylediğimiz gibi her an için her yerde ve her şartta depreme hazırlıklı olmalıyız. Deprem anaokullarından itibaren eğitimde ders olarak yer almalı, yerleşim yerlerinin seçiminde yapılan jeolojik etütlere bağlı kalınmalıdır. İçinde yaşadığımız binalar muhakkak ki mühendislik hizmeti almış binalar olmalıdır, tabii ki bu hizmetlerinde müsamaha gösterilmeden denetlenmesi gereklidir. Unutmayalım ki deprem doğal bir olaydır, bunu afete çeviren bizleriz. Bunun önüne de geçecek olanlar yine biz insanlarız.