Uluslararası Enerji Ajansı’nın (International Energy Agency) 2017 istatistiklerine göre Dünya da birincil enerji üretimi 2015 yılında toplam 13.790 milyon TEP (milyon ton eşdeğer petrol) olarak hesaplandı. 2014 yılına kıyasla %0,6 oranında bir artış gösterdi. Bu birincil enerji üretiminin büyük payını fosil kaynaklı yakıtlardan petrol (4416,26 milyon TEP), kömür (3871,53 milyon TEP), doğalgaz (2975,71 milton TEP) oluşturmakta.

Fosil kaynaklı yakıtlardan nükleer ise 2017 yılı itibariyle %1,4 oranla payını arttırarak 670 milyon ton eşdeğer petrol miktarına ulaştı. Rüzgar, güneş ısısı, hidrolik, jeotermal gibi diğer yenilenebilir kaynaklarda da önceki yıllara oranla ivmelenen bir artış bulunmakta. 

Dünya çapında enerji tüketiminde ise petrol %33,3’ü ile en yüksek miktarda. Petrolün ardından dünya genelinde enerji tüketiminde ikinci sırada %28,1 ile kömür , %24,1 ile doğalgaz, %6,9 ile hidrolik enerji, %4,5 ile nükleer enerji ve son olarak %3,2 ile yenilebilir enerji kaynakları gelmekte. 

Ülkemizde ise 2016 yılı itibariyle üretilen enerjinin sırasıyla %39’unu linyit, %27’sini hidrolik, %8’ini rüzgar, %7’sini Jeotermal, %7'sini Petrol, %3'ünü Güneş ,%2’sini taş kömürü ve %1'ini Doğalgaz oluşturmakta. 

2016 yılı itibari Türkiye’de yerli birincil enerji üretimi 35.374 bin ton eşdeğer petrol olarak hesaplanırken, ithal edilen birincil enerji 113.117 bin ton eşdeğer petroldür. Bu ithal edilen enerji kaynaklarına bakıldığında özellikle fosil kaynaklı yakıtlarda dışa bağımlı olduğumuz açıkça görülmekte. 

Türkiye geneli birincil enerji tüketiminin kaynaklarına bakıldığında ilk sırada 41,2 milyon TEP miktarı ile petrol bulunmaktadır. Ardından bu tüketim doğal gaz ve taş kömürü ile devam etmektedir. Dünya genelinde birincil enerji tüketimi sıralamasında başta 3,014 milyon TEP ile Çin (%22,9) ardından 2,280 milyon TEP miktarı ile ABD (%17,3) gelmektedir. Türkiye ise bu yüzdelik dilimde 19. sırada yer almaktadır. 

Peki birincil enerji ve tükenmez enerji nedir?

Dışarıdan müdahale edilmemiş, böylece hiçbir değişime uğramamış enerji türü birincil enerji olarak adlandırılmaktadır. Genel olarak birincil enerji kaynakları başlıca; kömür, petrol, doğalgaz, nükleer enerji çeşitleridir.

Tükenmez enerji kaynağı ise uzun gelecek vaad eden, daimi kullanıma açık olan doğal yollar ile elde edilen yenilenebilir enerji anlamına gelmektedir. Başlıca tükenmez enerji çeşitleri rüzgar, hidrolik, güneş, hidrojen, biokütle, jeotermal, dalga enerji çeşitleridir.

McKinsey Küresel Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmada dünya enerji talebinin 2050 yılına kadar günümüzdekinin üç katına çıkabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Enerji talebinin açığa çıkması ve küresel güçlerin enerji talebini karşılama istekleri günümüzde olacağı gibi geçmişte de savaşlara büyük yıkımlara sebep olmuştur…Birinci ve İkinci Dünya Savaşı Sebeplerinden Alsas-Loren sorunu gibi….


Alsas-Loren stratejik konumunun yanı sıra içerdiği zengin demir yatakları, demir-çelik fabrikaları tarih boyunca büyük önem taşıdı. Fransa ve Prusya arasındaki savaşın sonucunu belirleyen 1871 Sedan Antlaşması ile Fransa Belfort Toprağı dışındaki tüm Alsace topraklarıyla Lorraine’nin tamamını Almanya’ya bıraktı.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda yeniden Fransa’ya verilen; 1940’ta Almanya’ya katılan ve 1945’te bir kez daha Fransa’nın egemenliğine giren bölge, ikinci Dünya Savaşı’nm sonuna kadar, iki ülke arasındaki ilişkilerde sürekli sorun yarattı. 
Enerji için yapılan mücadeleler ikinci dünya savaşında bitmeyip, günümüze kadar devam etti…Önümüzdeki yüzyılda da devam edeceği de aşikar. Küresel güçler yaşanacak enerji savaşlarında gardlarını şimdiden almaya başladılar. Bunlardan birisi de Almanya…..
Almanya Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2015 yılında güneş enerjisinde en iyi performans gösteren ülkeler sıralamasında birinciliği Çin’e kaptırdı. Buna rağmen Almanya yine aynı yıl itibariyle bünyesinde kurulu toplam güneş enerji kapasitesi ile dünya toplamının %18'ini oluşturdu.

2017’de rüzgar ve güneş enerjisi alanında yeni rekorlar kıran Almanya ülke tarihinde ilk defa rüzgar ve güneş enerjisinden üretilen elektriğin toplamı linyit, taş kömürü ve nükleer enerji kaynaklı elektrik üretimini geride bıraktı. Yıllar içindeki gelişime bakıldığında ise yenilenebilir enerji 2000’de Almanya enerji tüketiminin yalnızca yüzde 6.2’sini karşılarken, bu oran 2016 yılında yüzde 30’a kadar yükselmişti. Almanya’nın Energiewende (Enerji geçişi) olarak bilinen yenilenebilir enerjiye geçiş programı, 2022’ye kadar nükleer santrallerin kademeli olarak kapatılmasını öngörüyor. Almanya yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payını arttırmak için çizdiği yolda emin adımlarla ilerlerken, 2025’te yenilenebilirin payının yüzde 40-45, 2050’de de yüzde 80 olması hedefleniyor. 
Peki Almanya’yı yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmasına neden olan başlıca sebep ne?
Alman Die Welt Gazetesi 2019 tarihli haberinde Avrupa’daki en büyük kaynakların gaz üretimini hızlı bir şeklide kıstıkları için Avrupa ülkelerinin doğal gaz ithalatına giderek daha bağımlı hale geldiklerini yazdı.
Gazetenin haberinde, Avrupa'nın doğal gaza ihtiyacının sürekli olarak arttığını, kendi üretimininse hızlı bir şekilde düştüğünü belirtti.
Hollanda'nın Groningen kentinin yakınlarında yer alan ve Avrupa'daki toplam üretimin 6'da 1'ini karşılayan gaz sahasını örnek veren gazete, 2014 yılından bu yana bu sahadaki üretimin hızlı bir şekilde düştüğünü, bir zamanlar büyük gaz ihracatçısı olan Hollanda'nınsa 2017'de ilk kez bu yakıtı ithal etmeye başladığına dikkat çekti.
Söz konusu sahanın 2030'da tamamen kapanabileceğini yazan Die Welt, Avrupa'da üretimin azalmasıyla birlikte gaz talebinin de hızlı bir artış gösterdiğini, analistlerin tahminlerine göre Avrupa'nın ithal ettiği gazın 2025'e doğru 409 milyar metreküpe ulaşacağını ve bunun tüm zamanların rekoru olacağını ifade etti.
BP Dünya Enerji İstatistikleri Raporu’na göre Almanya dünya genelinde yüzde 14,7 ile dünyada en çok doğalgaz ithalatı yapan ülke durumunda.. 
Rusya- Ukrayna krizi, ABD Ukrayna ve bazı Batılı ülkelerin Rusya'ya Kuzey Akım-2 projesinin sonlandırılması için baskı uygulanmasını talep etmesi, Almanya’nın en çok doğalgaz ithalatını yaptığı Rusya ile Müttefiki ABD arasında kalması gibi sebepler Almanya’nın yenilenebilir enerji yatırımlarına daha fazla önem vermesine neden oldu.
Almanya 2015 yılında Angela Merkel önderliğinde "Energiewende" projesiyle fosil yakıt ve nükleer enerjiden yenilebilir enerjiye geçiş yaparak gelişmiş ülke ekonomi örneği gösterdi. Yenilenebilir enerji son on yılda Almanya’nın devlet politikası haline geldi.
Tüm dünyada bunlar yaşanırken ışınım oranları noktasında dünyanın “yatırım yapılabilir” sayılı ülkelerinden biri olan ülkemiz yenilenebilir enerji alanında ne durumda?
 
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın hazırladığı Türkiye Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlasına (GEPA) göre, ülkemizde yıllık toplam güneşlenme süresi 2.741 saat (günlük ortalama 7,5 saat), yıllık toplam gelen güneş enerjisi 1.527 kWh/m².yıl (günlük ortalama 4,18 kWh/m².gün) olarak belirlendi. Ülkemizde yenilenebilir enerjiye ilgi ve yatırım her geçen gün artsa da Türkiye Avrupa genelinde aldığı güneş ışınıma göre en az güneş enerjisi kullanan ülkeler arasında. Bu durum Türkiye'nin enerji bakımından dışa bağımlı olmasına neden olmakta. Köln Üniversitenin tahminlerine göre ise Rusya Avrupa’ya doğalgazı keserse, en çok zarar görecek üç ülkeden biri Türkiye olacak.
Türkiye yenilebilir enerji potansiyeli yüksek olmasına rağmen enerji konusunda farklı arayışlar içinde…
Bilindiği üzere Mersin ilinin Gülnar ilçesinde bulunan Yanışlı mahallesinin Akkuyu mevkiinde inşa edilecek olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali İnşasının tamamlanması halinde Türkiye'nin ilk nükleer enerji santrali olacak. 
Dünyada ise 55 nükleer reaktör inşaatı bulunurken, en fazla nükleer santralin bulunduğu ABD'de 2, elektrik üretiminde nükleerin en fazla payının olduğu Fransa ile İngiltere ve Türkiye’de 1’er, Çin'de 11, Birleşik Arap Emirliklerinde 4 nükleer santral inşaatı devam etmekte. Dünya çapında yaklaşık 400 nükleer reaktör var. Bunların dörtte üçü çok eski ve etkisiz hale gelmek üzere. 

1986 yılında ülkemizi de büyük oranda etkileyen Çernobil Nükleer Santral Kazası ve 11 Mart 2011’de Japonya’da meydana gelen depremin ardından yaşanan Fukuşima Nükleer Santral kazasından sonra başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülke nükleer enerjiye sırtını dönmüş durumda.
Yazımı Alman yazar ve filazof Friedrich Novalis’in sözüyle tamamlamak istiyorum: 
“Dünyayı kim biliyor, kendini iyi bilen.”
Kendimizi ülkemizi iyi bilmemiz ve ülke olarak muasır medeniyetler seviyesine ulaşıp o seviyeden ayrılmamamız dileğiyle……
Değerli vaktinizi ayırıp yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazımı yazarken özellikle istatistiki verileri aldığım, alıntı yaptığım kitap, makale ve haberler:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verileri ve istatistikleri
Dünyada ve Türkiye’de Enerji Görünümünün Genel Değerlendirilmesi 
Ali Koç Hüseyin Yağlı Yıldız Koç İrem Uğurlu
ENERJİ GÜVENLİĞİ KAVRAMI: 1973 PETROL KRİZİ IŞIĞINDA BİR TARTIŞMA
Sefer YILMAZ-Duhan K. KALKAN
Ekonomik Krizler, Büyüme ve Savaşlar Arasındaki Olası İlişkide Özel Askeri Şirketler
Bahar Aşçı
https://www.elektrikport.com/teknik-kutuphane/gunes-enerjisi-kurulumunda-ilk-10-ulke/19009#ad-image-0
https://www.dunya.com/sektorler/enerji/dogalgazi-rusya-satti-almanya-aldi-haberi-321805
https://businessht.bloomberght.com/guncel/haber/1111770-merkelin-yenilenebilir-enerji-plani
https://tr.sputniknews.com/analiz/201901301037387274-almanya-die-welt-avrupa-rusya-dogal-gaz-bagimlilik/
https://www.enerjigazetesi.ist/dunya-da-enerji-savaslari/
http://www.hurriyet.com.tr/avrupa/almanya-da-gunes-enerjisi-nukleeri-solladi-29781813
https://yesilekonomi.com/almanya-ruzgar-ve-gunes-ile-2017de-yeni-bir-rekor-kirdi/