Denizli Ticaret Odası (DTO) Başkanı Necdet Özer, “Hükümetimizin çıkardığı ve halen yürürlükte olan 5084 sayılı yasa iyi niyetli olarak gelişmekte olan veya gelişmemiş bölgelerin kalkınması için yapılan bir girişimdir. Ülkemizde ki her kentimiz aynı kalkınmışlık düzeyinde değiller. Fakat her bölgenin kendi içinde ilerletilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak teşvik var diye Denizli’nin lokomotif sektörü olan tekstili başka bir kente taşıyamazsınız. Bu nedenle biz Denizli olarak bölgesel teşvikin en çok uygulanmasını isteyen illerden biriyiz. Ancak bunun yanında başka sektörlerde de Denizli’de kurulması gereken firmaların 5084 kapsamı içerisindeki Afyon ve Uşak illerinde açıldığını görüyoruz” dedi.

Art niyet aramıyoruz

Denizli’nin gelişmişlik düzeyine göre 2. bölgede kaldığını, Kayseri, Gaziantep ve Manisa gibi illerin 3. bölgede olduğunu ve bu illerdeki işletmelerin daha avantajlı olduğunu hatırlatan Başkan Özer, “Hiçbir ilimizi kıskanmıyoruz, hiçbir art niyette aramıyoruz. Her ilin kendi alanında gelişmesini ve büyümesini istiyoruz. Şuan ki teşvik sistemi bizi mağdur eden faktörlerden biri. Bu bizim Aydın ve Muğla ile eşleşmemizden kaynaklanan bir hatadır diye düşünüyorum. Geçtiğimiz hafta içerisinde Denizli heyeti olarak Ankara’ya giderek bu kanunu hazırlayan bu işin merkezindeki kurumlar ve kişilerle görüştük. Denizli’nin konumunu aktardık. Onlarda bize birçok konuda hak verdiler ve bu yapılacak düzenlemede bazı konuları ele alabileceklerini söylediler. Örneğin Denizli’de jeotermal kaynaklara sahibiz. Bu noktada yatırımların hayat geçmesi için insanların teşvik edilmesi gerekiyor. Denizli’nin 2023 yılında 15 milyar dolar ihracat hedefine ulaşması için Denizli’nin sesine kulak verilmelidir.” dedi.

Yeni çek yasası gözden geçirilmelidir

Yeni çek yasasının kanunlaşmadan önce tekrar gözdeni geçirilmesi için Denizli’deki oda başkanları ile birlikte hazırladıkları mektubu mecliste tartışılmak üzere Denizli milletvekillerine gönderdiklerini hatırlatan Özer, “1957 yılından bu yana yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan değişiklikler günün koşullarına uygunluğu açısından bizim için ayrı bir önem arz ediyor. Ancak bazı düzenlemelerin çok iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle karşılıksız çekte hapis cezasının kaldırılarak tek taraflı çözüme gidilmesi iş dünyasının tepkisini çekti. Tasarının yasalaşması, ticaret hayatında alışverişlerin ve bunlara bağlı ödemelerin önemli ölçüde aksamasını da beraberinde getirecektir. Bugün itibarıyla çek, güvenilir bir ödeme aracı olarak kabul görmektedir. Bu gerçekler ışığında çek, Türk ticaret yaşamı canlandıran ve onun sürekliliğini sağlayan temel ödeme araçlarının en başında gelmektedir. Bu güvenin oluşturulmasında, hapis cezasına kadar varabilen yaptırımların payı inkar edilemez. Dolayısıyla karşılıksız çeki adeta suç olmaktan çıkaracak tasarı, ticaret yaşamındaki güveni zedeleyebilecek ve çek kabul etmek zorunda kalan ticaret erbabını vadeli alımlarda bloke çek kullanmaya yada teminat destekleri istemeye yönlendirebilecek, hatta çeki bir ödeme aracı olmaktan çıkabilecektir.
İş dünyasını rahatsız eden bu tasarının kamuoyuna yansıdığı biçimde çıkması halinde, ciddi sakıncalar doğuracağını düşünmekteyiz. Çekin güvenilir bir ödeme aracı olarak devamı için arkasında güçlü yaptırımların bulunmasının gerekli olduğu kanısındayız. Aksi takdirde sıradan bir ödeme aracına dönüşecek çekin, ticaret yaşamına hatırı sayılır darbe vuracağı endişesini taşımaktayız” diye konuştu.