İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, Denizli’deki binaların 7 büyüklüğündeki bir depreme dayanacak şekilde yapılması gerektiğini söyledi. Jeofizik Mühendisleri Odası Denizli Temsilciliği tarafından Çatalçeşme Oda Tiyatrosu’nda ‘Yerleşim alanlarında yer, yapı deprem etkileşimi’ konumu seminer düzenlendi. Seminere konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Denizli'nin köylerine çıkın insanların yaşadığı düzey cilalı taş devrine yakındır. Üst üste taşları yığarlar, aralarına çamur koyarlar, üstüne ağaç koyarlar. Bunun altında da ölmek yazgıdır. Hayır, yazgı değil. Demek ki 3 bin yıldır Hitit döneminden bu yana bu toplumu çağdaş uygarlık durumuna getirilememiş. Şehirlerde de 1950’den sonra gelen betonarmeyi de çarpık çurpuk, mühendisliği kullanmamanın sonucunda yıkılırsa ki, en çok betonarme evler yıkılıyor, geleneksel Türk evleri yıkılmıyor. Bu ülkede deprem cinayettir. Bu cinayeti işleyenler ülkeyi yönetenlerdir, yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler nereye geliyor biliyor musunuz? Belediye başkanının ta kendisidir, fen işlerine kadar gelir. Buradaki odalara gelir. Orada işini bilmeyen çıkar için proje yapan mühendislere kadar gider bu iş. Eğer sen bir kentte yapılar yıkıldıktan sonra belediye başkanını içeri alırsan sorgusuz sualsiz ki alman gerekir. Eğer fen işlerindeki mühendisleri içeri alırsan, bak o zaman ne olur Türkiye’de. Denizli’de taban suyu çok yüksektir. Bu bölgedeki faylarda en fazla 7 büyüklüğündeki bir depremi üretebilir. Onun için özellikle Denizli’de binalar 7 büyüklüğündeki bir depreme dayanacak şekilde yapılmalıdır ” Dedi.

6 kat ve üstü binalar tehlikeli

Seminere Jeofizik Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Ali Aydın, İnşaat Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı Halim Ceylan, Prof. Dr Ahmet Ercan, mühendisler ve öğrenciler katıldı. Açılış konuşmasını yapan İnşaat Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı Halim Ceylan, Denizli’de 6 kat ve üzeri 27 bin 380 binanın bulunduğunu bu binaların 6.3 şiddetindeki bir depremde yüzde 15’ninin, 7 büyüklüğündeki bir depremde ise yüzde 47’sinin yıkılabileceğini öngördüklerini söyledi. Depremlerin etkilerinin ekonomik durumla da ilgili olarak değişebileceğini anlatan Prof. Dr Ercan, “Bir ülkedeki gelir dağılımındaki değişiklik, adaletsizlik ve eşitsizlik o ülkeler içinde dahi depremin etkilerini farklı bölgelerde farklı olduğunu gösterir. Örneğin Doğu Anadolu’daki bir kişinin gelir düzeyi, günde 1.5 lira veya 2 liradır. Doğu Anadolu'da 3.8 ile 4.2 arasındaki deprem öldürür. Biz 4’ten daha küçüklerine deprem demeyiz, depremcik deriz. Depremciğin öldürdüğü ülke Türkiye’dir. Orta Anadolu’ya geldiğiniz zaman, gelir düzeyi yaklaşık 7 bin 500 ile 10 bin dolardır. Depremin öldürme şiddeti 5.7’dir. Batı Anadolu’ya geldiğiniz zaman, gelir düzeyi 20 ile 25 bin dolardır, depremin öldürme eşit değeri 6.2’dir. Cebindeki para ne kadar azsa, ölüm sana o kadar yakındır. Evine ekmek götürme mücadelesi veren bir insanın evini güçlendirerek yapmasını bekleyemezsin. Dolayısıyla depremin nedeni doğanın kendisi değil, ülkeyi yönetmekten gelir. Anayasal olarak devletin görevi, herkesin can güvenliğini sağlamaktır. Teröriste karşı değil, doğal afetlere karşı da korumaktır. Devlet dediğin devlet budur. Ana sorun yönetim sorunudur. Depremin bir görevi vardır. Depremi, afet yapan insanın kötü yapılaşmasıdır” diye konuştu.

Devlet çok hızlı davrandı

Van depreminin hemen ardından bölgeye gittiğini dile getiren Ahmet Ercan, devletin çok kısa sürede çadırları kurduğunu ve o akşam 25 bin kişiye sıcak yemek verdiğini söyledi. Van’da deprem sonrasında devletin çalışmalarını beğendiğini, bölgedeki arama kurtarma timlerinin çok iyi çalışarak çok sayıda insanı enkaz altından çıkarttığını belirten Ercan, “Enkaz altından yaralı kurtarma canlı kurtarma oranı dünyada yüzde 17’dir. Ancak Van depreminde görev yapan arama kurtarma ekiplerinin enkazdan yaralı ve canlı çıkarma oranı yüzde 24’e yükseldi. Bu bir rekordur, ancak burada önemli olan göçük altından adam çıkarmak değil, göçük altında adam bırakmamaktır. Her şeye hayır diyerek siyaset yapılmaz. Depremden sonra ortaya atılan eski binaların yıkılıp yerine yeni ve sağlam binaların yapılmasını ben destekliyorum. Böyle olursa şehirler şantiyeye dönerse, işsizlik sorunu da çözülür.” Dedi.