Denizli’nin Tavas ilçesi Karahisar Mahallesinde ikamet eden evli ve iki çocuk babası 30 yaşındaki marangoz ve ahşap ustasının yaptığı ahşap ürünler vatandaşların ilgisini çekiyor. Marangozluk yapan İlker Didin, atıl ahşap kullanarak askıdan masaya, motosikletten aynaya, ahşap büfeden traktöre kadar çok sayıda farklı ürün üretiyor. Yaptığı farklı ürünlerle çevrede tanınan Didin'in son olarak motosiklet motoru üzerine yaptığı ‘ahşap traktör’ü mahalledeki vatandaşların ilgi odağı haline geldi.

Dede mesleği olan marangozluğu sürdüren Didin, kendi motosikletinin motoru üzerine 2.30 santimetre uzunluğunda ahşap traktör monte etti. Diğer malzemeleri parçacılardan alan Didin, üzerinde 30-35 gün çalıştığı ahşap traktörü ile çarşıya çıkıp çevrede tur atıyor. Ahşap ustası Didin'in yaptığı ahşap traktör, altı vites ileri, dört vites geri gidebiliyor. Ardıç ağacından iki metreküp ahşap kullanarak traktör yapan marangoz ve ahşap ustası Didin, talep gelmesi halinde tütün dikme makinesi, biçerdöver, otomobil gibi birçok değişik ürünü yapabileceğini söylüyor.
Marangozluğun dedesinden kalan bir meslek olduğunu, bunun yanında çok farklı şeyleri yapmayı ailece sevdiklerini belirten Didin, "Bizim meslek deden babaya, babadan bize geçti. Allah razı olsun, babadan gördüğümüz değişik şeyler oldu. Kendimiz bir düşzen kurduk, aileden gelen bir mucitlik diyelim. Değişik şeyleri severiz her zaman, herkesin yaptığı şeleri yapmayız. İllaki değişik olması lazım. Değişik talepler oluyor. Ahşap olduğu için değişik bir havası, doğallığı var" dedi.



"Çok farklı şeyler düşündüm en sonunda buna karar verdim"
İlk önce hobi amacıyla farklı şeyler yapmaya başladığını belirten Didin, "Düşündük ne yapalım diye, malum kıştı, fazla iş yoktu. Araba yapalım, traktör yapalım derken, buna karar verdik ve başladık. İlk önce bir maket yapalım dedik. Sonra yürüyen bir tane yapalım, yürürse daha dikkat çeker. Nasıl yapalım diye düşündük. İki sene önce aldığım motorum vardı. Onu parçaladık ve onu oturtalım, motor sağlamdı, kullanışlıydı. Üzerine onu monte ettik. Tornacı bir arkadaş vardı, sabahları akşamları onunla yaptık. Sabır isteyen bir işti. Kademe kademe, yavaş yavaş bu hale getirdik. Ortalama 30-35 günde bu hale getirdik. Çabuk bitmiyor, oluveren bir şey değil. Bazı yerlerini söktük, tekrar taktık. Alt kısmı çok uğraştırdı. Tamamen uydurma olduğu için bazı parçalar uymuyor. Ahşap aksamında da ardıç ağacını kullandık. Tabi içinde huş ağacından marina kontrplağı denilen ahşabı kullandık. Farklı desenler uyguladık, kendi düşüncemize göre motifler verdik, insanların fikirlerini aldık. Motorun fren aksamı, lambaları gibi malzemeleri buraya monte ettim. Çoğu şeyi uydurduk" dedi.

"Toplam maliyeti 15-20 TL"
Ahşam traktörün15-20 bin TL'ye mal olduğunu belirten Didin, "Malzemesi ortalama 6-7 bin TL tuttu. Tabi bir de günlük işçiliğimiz de kattığınızda, ortalama 15-20 TL maliyeti oluyor. İkinci yapacaklarımız daha farklı, daha düzgün olacak. Bu ilk olduğu için böyle yaptık, bu hale getirdik. Daha başka ürünler de yapabiliriz. Biçerdöver, tütün dikme makinesi yapabiliriz. Tabi sevdikten sonra uğraşıp çok şey yapılabilecek" ifadelerini kullandı.



"İnsanların ilgisi beni mutlu ediyor, beni daha da teşvik ediyor"
Didin, "Çevremizde ilgi odağı olduk. Merak edip gelen çok, asfalta indiğimde, deneme sürüşleri yaptığımda, bazen çarşıya gittiğimde insanlar merak ediyor, bakıyor. Değişik bir şey, yolda durduranlar bile oluyor, fotoğrafını çekiyor. Tabi bu bizi mutlu ediyor" şeklinde konuştu.



"Kimseyi bindirmeye kıyamıyorum, dükkana kamera bile taktırdım"
Mesleği kendi çocuklarına da öğreteceğini, bunu dördüncü kuşak olarak devam etmek istediğini belirten Didin, ahşap traktörüne kimseyi bindirmeye kıyamadığını, ona gözü gibi baktığını söyledi. Didin, "Şuana kadar kimseyi bindirmedim. Kendimiz yaptığımız için, bunun freni, vites aksamı çok farklıdır. Kullanabilirler ama 3-5 defa sürmesi lazım, çünkü bir parçasını kırdığı zaman ekstra bir iş olur. Tabi vermeye de kıyamıyorsunuz, adam freni kırar, bir yere çarpar, bir şey yapar diye. Bir de bu kadar emek harcadık. Hırsızlık olaylarına karşı, dükkana kamera taktırdım. Gece geç saatlerde uykum olmadığı zamanlarda bakıyorum. Duruyor mu yerinde, bir şey olmuş mu diye. Aslında bir şey olmaz ama gene de emek harcadığımız için, tedirgin oluyoruz. Çünkü normal bir dolap ve başka bir parça değil. Bunun bir parçanın kırılması bir sürü iş olur. Biz de bunu seviyoruz, ahşabın hastayız diyelim. Bazılarının maç hastalığı var, balık tutma hastalığı var. Bizim ilgi alanımız kendi mesleğimizin içindedir. Mesela bir atıl bir ahşap gördüğüm zaman bundan ne olur, ne yapabilirim diye düşünürüm, bakarım, kıyamam. Bundan masa ayağı mı çıkarırım, askı mı çıkarırım, değerlendirmeye çalışıyorum" dedi.