Ülkemizin Hatay ilinin güneyindeki Bayır-Bucak Türkmenleri'nin katliam tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirten Ağırman yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi. "Rus uçaklarının ağır bombardımanı ve İran’ın da desteğiyle Türkmen Dağı’nda ilerleyen Suriye ordusu, bölgedeki yüzlerce yıllık Türk varlığına son vermek üzeredir. Vatan toprağını savunan Türkmen Kardeşlerimiz, hiçbir İŞİD militanının bulunmadığı bölgeye karşı gerçekleştirilen saldırılar sonrasında geri çekilmek zorunda bırakılmıştır. İran destekli Suriye Ordusu; Türkmen Dağı'na girmiş, stratejik Gımam Tepesi’ni düşürmüştür. Dikkat edilmesi gerekmektedir ki bölgede atılan bu ilk Bayır Bucak harekâtının ardından, merkezi durumdaki Kızıldağ’ın da Türkmenlerin elinden çıkmasıyla, Bayır Bucak genelinde Global Planın bir parçasının uygulaması anlamı taşımakta olan Rusya-Esad hâkimiyeti bu bölgede kurulmuştur." dedi.

Şu anda 10 bin kadar Türkmen Sivilin bombalardan kaçarak Türkiye sınırına akın ettiğini belirten Ağırman, "25 bin dolaylarındaki Türkmen Kardeşimiz de bir katliamla karşı karşıyadır. Soydaşlarımız çok zor durumdadır. Bu saldırıların amacı Türkiye ile Suriye arasında Türkmensiz bir hat oluşturmaktır. Böylece, Türk ve İslam düşmanları, bölücü örgüt ile İsrail’in arzuladığı Büyük Kürdistan emeline biraz daha yaklaşmaktadırlar." dedi.

Ağırman, konuşmasının devamında "Bölgeden çığlıklar yükselmekte, yüreklerimiz yanmaktadır. Yetkililer, Türkmen kardeşlerimize her türlü desteği vermek için bütün imkânlarını kullanmalıdır. Nasıl ki İran, mezhebi gerekçeyle Şii Bölgelerinde söz sahibi ise Türkiye de Türkmen Kardeşlerimiz için sesini yükseltmelidir." ifadesinde bulundu.

Türk Milleti'nin de en kısa sürede gerekli çıkarımlarda bulunmak suretiyle Türk İslam Coğrafyası açısından önemli olan hasssiyetleri de dikkate alarak artık aklını başına alması gerektiğini ifade eden Ağırman, "Sayın Yetkililer!, en azından terör örgütü yandaşlarının Kobani’ye sahip çıkmasına destek verdiği kadar, Filistin için olduğu kadar, yanı başındaki Türkmen Kardeşine de sahip çıkmalıdır. Bugün Hatay sınırına yakın bölgelerdeki kardeşlerimizin can ve mal güvenliğini sağlayamayacaksak, stratejik derinlikten, bölgede söz sahibi olmaktan, yeni Osmanlıcılıktan dem vurmanın ne anlamı vardır?" dedi.

Her zaman dile getirdiğimiz gibi bu vatanın sınırları, Türk’ün yaşadığı en uzak yerden başlar. Eğer bizler, sınırımız dışındaki kardeşlerimizi koruyamazsak, UNUTMAYALIM Kİ yakın bir gelecekte Vatanımız, Devletimiz ve Sınırlarımız içindeki Vatandaşlarımız da tehdit altında kalacaktır. Bu bakımdan hem stratejik olarak hem de insani açıdan BAYIR-BUCAK TÜRKMENLERİ'ni korumak ve bölgedeki katliam tehdidini ortadan kaldırmak hayati derecede önem taşımaktadır. Bu bölge Türkmen kontrolünden çıkarsa, Suriye sınırımızda bir PKK/PYD hattı kurulacak ve böylece Türkiye-Suriye sınırı terör örgütünün hâkimiyet alanına girecektir. Bu aşamada Türkiye, dış politikasını mutlak surette gözden geçirmeli ve arzu etmediğimiz yalnızlık politikası yerine, aramızda tarih, dil, soy ve kültür bağı olan tüm kesimleri yanına alarak yeni bir strateji belirlemelidir. Yanı başımızda tarihin akışını değiştirecek, ülkelerin sınırlarını yeniden belirleyecek olaylar yaşanırken, Türk Milleti için bu vurdumduymazlığın bedeli çok ağır olacaktır.

Yüzyıllardır bu bölgeyi yurt edinmiş Türkmen Kardeşlerimiz'in yalnızlığa terk edilmesi, yaşadığı topraklardan sürülmesi, onurlarının ayaklar altına alınması, yok sayılması vicdanı olan her insanın içini kanatmaktadır. Türk Devleti, tarihi misyon da dikkate alındığında ancak ve ancak sınırlarımız dışındaki kardeşlerimizle birlikte hareket ettiği müddetçe büyüyecektir. Tarih bu sorumluluğu Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Anadolu Türklüğü'nün omuzlarına yüklemiştir. Bölgede yaşananlara, başta Türk Hükümeti olmak üzere tüm dünya devletleri kısa zamanda müdahale etmeli ve Türkmenler üzerinden Devletimiz'e karşı oynanan bu oyun mutlak surette bozulmalıdır." dedi.