Tarım ürünlerinde kullanılan zirai ilaçların bilinçsiz kullanımına dikkat çeken Türkiye Halciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Halil Öztürk, belirtilen süreden önce yapılan hasatlarda vatandaşların zehir tükettiğini söyledi. Zirai ilaçlarının kullanılmasının da gerekli olduğunu belirten Öztürk, Bunun adı farklı farklı da olsa bunun adına halk arasında zehir deniyor ve öyle tabir ediliyor. Herhangi bir üretim bölgesine baktığımız zaman bahçeye ilaç atmaya giden bir amcaya sorduğumuzda, ‘Zehir atmaya gidiyorum’ dediğini görürsünüz. Dolayısıyla bunun adı zehirdir. O maddeler insan sağlığı noktasında sıkıntılı ve zararlı. Tabi bunların kullanılması lazım. Bunlar kullanılmadan da o zararlılarla mücadele kolay değil. Bunun yanında da biyolojik mücadelenin yapılması lazım” dedi.
Bilinçsiz üreticilerin zirai ilaç kullanımından sonra erken hasat yapmasının halk sağlığını tehdit ettiğini belirten Öztürk, “Fakat bizim açımızdan problem şu. Bu ilaçlar kullanıldıktan sonra belirli bir zaman diliminden sonra hasat yapılması gerekiyor. O zirai ilaçların açıklamasında bu ilaç kullanıldıktan 15 gün sonra hasat yapılması uygundur diye yazar. Çünkü o kullanılan ilacın doğal şartlarda 15 gün içerisinde özelliğini kaybetmesi lazım. Bir elma bahçesinde ya da üzüm bağında ilacı kullandık. Kullanılan bu ilaç o ürünün o meyvenin üzerinde belirtilen süre içerisinde özelliğini kaybetmesi ve normal şartlara dönmesi lazım. Fakat üreticimiz bu konuda hata edebiliyor. Bilinçli ya da bilinçsiz ben bilinçsiz olduğunu düşünüyorum. 15 gün sonra hasat etmesi gerektiği ürününü bir hafta sonra hasat ediyor. Dolayısıyla o kimyasal ürün, kalıntı ürünün üzerinde kalıyor. Kaldığı zamanda halkımız zehir tüketmiş oluyor” ifadelerini kullandı.

“’Kimyasal kalıntı yoktur’ belgesini aldıktan sonra satış izni verilmeli”

Ürünlerin hallerde kurulacak laboratuvarlarda incelenmesi ve oradan alınacak belge ile satış yapılmasına izin verilmesi gerektiğini belirten Öztürk, “İşte bu konuda halkımızı nasıl yönlendirebiliriz dersek. Bunu gözle, elle ölçme imkanı yok. Bu noktada haller çok önemli. Bunun için hallerde gıda laboratuvarlarının oluşması gerekir ve her ilde piyasaya ürün girmeden önce hallerdeki gıda laboratuvarlarından geçtikten sonra halka sunulması lazım. Öncelikle o ürün gıda laboratuvarlarından geçtikten sonra bu ürün güvenlidir. ‘Bu üründe herhangi bir kimyasal kalıntı yoktur’ belgesini aldıktan sonra satış izninin verilmesi lazım. Aynı ihracatta yaptığımız gibi. Bu gün ihracata giden ürünlerde ürünlerin üzerlerindeki kalıntı oranlarını gittiği ülke ister. Eğer ki belirttiği oranda değilse ülkesine kabul etmez. Bu nedenle ihracat yaptığımız ülke ben halkıma sağlığa uygun olmayan, sağlıksız ürün yedirmem derken biz kendi vatandaşımıza neden yedirelim. Neden Türk halkı yesin. Neden bizim vatandaşımız yesin. Dolayısıyla ihracat ürünler için yapılan uygulamayı hallerde de uygulamak lazım. Haller bu iş için uygun yerlerdir. Bunları hallerde oluşturup, hallerdeki gıda laboratuvarlarından geçirdikten sonra satış izni vermemiz lazım. Bizim açımızdan en büyük problem burası” şeklinde konuştu.