HABERDENİZLİ.COM

Geçen yıllara rağmen içerdeki Bizans kalıntılarının halen Türk İslam medeniyetini hazmedemediğine dikkat çeken Aydınlı, “15 Temmuz 2016 da tekrar bu vatanı bölmek parçalamak için kalkışmışlardır. Bu defa da Ankara ve İstanbul daki Anadolu çocukları göğüslerini siper etmişler, Denizli Çardak havaalanına getirilen 600 kişilik darbe ordusuna da Denizlililer engel olmuşlar ve darbe başarısızlıkla sonuçlanmıştır” dedi

Denizli’de üç savaş yapıldı

Türklerin Selçuklu Devleti olarak Anadolu’yu fethederken en çok mücadeleyi Denizli’de verdiğini belirten Başkan Aydınlı, “26 Ağustos 1071 Malazgirt zaferi ile Anadolu’nun Türklere açılması, aynı zamanda Denizli tarihinin de başlangıcıdır. Türklerin Selçuklu Devleti olarak Anadolu’yu fethederken en çok mücadele Denizli’de verilmiştir. 1096 yılında başlayan haçlı seferleri 1291 yılına kadar sürmüştür. Bu 200 yıl içinde 8 haçlı seferi düzenlenmiş, bunun üçü Denizli de yapılmıştır. 1148 Kazıkbeli Savaşı, 1176 Miryakefalon Savaşı 1197 ve 1210 Denizli nin Fethi savaşları Selçuklular ile Bizanslılar arasında geçmiş büyük savaşlardır ve zaferle sonuçlanmıştır. Bu zaferler Denizlinin tapusu hükmündedir. Bu savaşlar yapılırken Denizli nin İpekyolu üzerindeki toprakları hedef alınmıştır. İzmir Konya Bağdat ipek yolu üzerindeki Çal ve Çivril, Denizli Burdur Antalya Konya güzergahındaki Serinhisar ve Acıpayam bu savaşlara ev sahipliği yapmıştır. 1148 Kazıkbeli savaşının yeri Denizli nin Acıpayam ovasına açılan kapısı olan Cankurtaran mevkiinde yapılmıştır. Selçuklu öncü akıncı birlikleri Bizans ordusunun öncü birliklerini burada mağlup etmiştir. 17 Eylül 1176 da Çal Çivril Baklan arasındaki Miryakefalon ovasında yapılan savaşta yine Selçuklu Ordusu ile Haçlı Bizans ordusu karşı karşıya gelmiş ve Selçuklular Haçlıları mağlup etmiştir. 1197 de yine Selçuklu ordusu Burdur üzerinden gelerek Haçlı ordusunu bozguna uğratmış, Dinar üzerinden Çala kadar gelerek haçlı seferlerinin buradan geçişine son vermiştir” dedi
 

Kahramanların mezarı Denizli’de

Denizli’de yapılan savaşlarda şehit düşen onlarca kahramanın mezarlarının bulunduğuna dikkat çeken Aydınlı açıklamasında, “1210 da Server Gazi ve Mehmet Gazi Denizli’nin fethini tam olarak sağlamışlardır. 1071 ile başlayan Anadolu fethi Güney Egede Denizli’nin fethi ile 1210 da tamamlanmıştır. Bu tarihler arasında Türklerin Egeye gelişleri Alperenler eliyle devam etmiştir. Sarayköy Tekke köydeki Sarıbaba türbesindeki tarih, Denizli nin fethinden önce buralara alperenlerin gelip dergah kurarak yerleştiklerini göstermektedir. Denizlide medfun bulanan Selçuklu komutanlarının çokluğu bu bölgenin büyük savaşlara ev sahipliği yaptığının bir diğer işaretidir. Çaldaki İsa Bey, Mahmut Gazi, Ellez Gazi, Hıdır Gazi, Ömer Gazi, Hüsamettin Gazi türbeleri bize Selçuklunun buraya verdiği önemi gösteriyor. Denizli merkezdeki Mehmet Gazi, Server Gazi, İnanç bey, Yıldız Bey, Fatma Yıldız Hanım gibi Selçuklu komutanları da Denizli nin manevi müdafileridir. Denizli nin 1176 da Miryakefalon savaşı ile tapusu Bizansdan alınmış ve Türk yurdu yapılmıştır. Selçuklu Devleti Oğuz boyunu bu bölgeye yönlendirmiş ve uç beyliği vermiştir. Konya üzerinden Isparta ya oradan da Denizli ye gelen Oğuz Boyları Çal üzerinden Uşağa oradan da Kütahya ve Bileciğe ulaşmışlar 1299 yılında Söğütte kurdukları Osmanlı Beyliği ile tarihe Anadolu Türkleri mührünü vurmuşlardır”
İslamiyet’te geldi

1071 ruhunun Anadolu’yu Türklere yurt olarak açarken, beraberinde İslamiyeti de getirdiğine dikkat çeken Aydınlı, “Müslüman Türkler Denizli ye geldiklerinde burada kültür ve sanatta oldukça ilerlemiş bir Roma Bizans medeniyeti ile karşılaşmışlardır. Helen medeniyeti olarak da anılan bu medeniyet çok tanrılı dine dayalı sanatsal bir eko-kültür medeniyeti idi. Milattan önce 200 yıllarında kurulan Hierapolis o zamanların sağlık ve inanç merkezi, yine M:Ö 261 de kurulan Laodikya dünya tarım borsası merkezi ve İncilde adı geçen Snt Peter kilisesi ile bir inanç merkezi idi. Çaldaki üzüm şarap ekonomisinin dinsel teması Lermonos diyarının Dyanisos ögesi, Ticaret şehri Buldan Yenicekentteki Tripolis ve daha birçokları. Yörük Türkmen kültürü ile Denizli ye gelen Oğuz boyları bu bölgeye hakimiyet kurunca, buradaki mevcut ekonomik ve kültürel yapıyı devam ettirdiler. İnsanlarını yok etmediler, sürmediler, dışlamadılar. Onlarla aynı topraklarda yeni bir medeniyet kurdular. Mevcut Helen kültür ve sanatını İslamiyetin onayladığı ölçüde yaşattılar. Kendilerinin getirdiği Türkmen kültürünün el sanatlarını, dokumacılığı, keçeciliği, kilimciliği, halıcılığı, bardakçılığı, semerciliği, süpürgeciliği, demirciliği, el sanatlarını mevcut halka da öğrettiler. Onlardan kız aldılar. Aldıkları kızları İslamiyetle şereflenip Türklerin gelinleri sonra da çocuklarının anaları oldular. Müslüman olan yerel halkın erkeklerine de kızlarını verdiler. Mevcut Anadolu Kültürüne Türk İslam kültürünün güzelliklerini eklediler. Bu kültürün içinde Orta Asya dan gelen geleneksel inanç ögeleri de yer aldı. Böylece çok kültürlü yeni bir Anadolu Kültür ve Medeniyeti oluşmaya başladı.  1071 den bu yana aradan geçen 947 yıla rağmen bu topraklarda eski Rum Bizans - Helen medeniyetinin sahipleri hak iddia etmeye devam ettiler. 15 Mayıs 1919 da İngilizlerin teşviki ile Yunanlılar Anadolu yu işgale İzmir den başladılar. Ancak Denizli deki Müftü Ahmet Hulusi efendinin başını çektiği Kuvayı Milliye ruhu bu işgale izin vermedi. 1071 de başlayan Anadolu fetih ruhu dimdik ayaktadır. Bu mücadele kıyamete kadar devam edecektir. Devletimiz ve milletimiz ebed müddettir”