Türkiye imalat sektörünün ana ihracat pazarlarındaki faaliyet koşullarını ölçen İSO Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi'nin Aralık 2021 dönemi sonuçları açıklandı. Endekste eşik değer olan 50,0'nin üzerinde ölçülen tüm rakamlar ihracat ikliminde iyileşmeye, 50'nin altındaki değerler ise bozulmaya işaret ediyor.

Bloomberg HT kanalında İSO Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi'nin Aralık 2021 dönemi sonuçlarını değerlendiren Denizli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Keçeci, “Denizli ihracat odaklı bir kent. Baktığımızda Denizli ihracatı Türkiye ihracatına kıyasla daha hızlı bir şekilde yükseliyor. Geçtiğimiz yıllarda ortalama 3,5 milyar dolar ihracat gerçekleştirirken bu yıl 5 milyar dolar rakamına yaklaştık. Denizli, 2022'de 6 milyar dolar ihracata ulaşır gözüyle bakıyoruz. Bunun birkaç nedeni var: Öncelikle gerek tekstil-konfeksiyon gerekse metal sektöründe Çin'in Covid19’dan dolayı yediği darbeden sonra biz metal sektörü olarak Onların ihracattaki yerini aldığımızı düşünüyorum. Bunu özellikle bu sene yeni yıl bağlantıları için yurt dışına yaptığımız ziyaretlerde bu konuda müşterilerimizden aldığımız teşekkürlerden anlıyoruz. Çünkü taahhüt ettiğimiz ürünler zamanında ve herhangi bir kalite sorunu olmaksızın kendilerine teslim edildi. Özellikle bu husus makine imalatı yapan fabrikalarda çok önemli bir noktaya geldi. Müşterilerimiz, bizim onlar için önemli bir ikmal kaynağı olduğumuzu ifade ettiler. Türkiye gerçekten bu sınavı geçti. Bu konu ihracatçı için piyasaya arz edilen ürünün fiyatı ve kalitesi kadar önemli bir faktör. Çünkü en darda ve zorda bile kaliteyi ve fiyatı uygun bir şekilde siparişi teslim edebiliyorsanız, ihracat için gelecekte güvenli bir üretici oluyorsunuz. Ben, bunu sanki bir marka gibi değerlendiriyorum. Onun için 2022 yılında da ihracat konusunda olumlu beklentilerimiz var. Bu yıl içerisinde ihracatımızın eksilmeyeceğini aksine artacağını ve daha sağlam temelli olarak ilerleyeceğini düşünüyorum.” dedi.

Finansmana Erişimde Desteğe İhtiyacımız Var

Genel anlamda ihracatta olumlu gidişat söz konusu ancak ihracatçı olarak da birtakım zorluklarımız var diyen Keçeci, “Mesela yılbaşından hemen sonra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayınlanan TCMB’ye Yapılacak Döviz Satışına İlişkin Uygulama Talimatı’na göre; ihracat bedeli kabul belgesine veya döviz alım belgesine bağlanan ihracat bedelinin yüzde 25’i düzenlendiği tarihteki işlem kuru üzerinden TCMB’ye satılmak üzere belgeyi düzenleyen bankaya satılacak. Sadece %75’ini bozdurabileceğiz. Bunun dışında Eximbank’ın kredileri ile ilgili durumları var dolayısıyla bunlar finansal açıdan bizleri zorluyor. Zira özellikle artan hammadde fiyatlarıyla birlikte sanayicinin son zamanlarda önemli derecede işletme kredilerine ihtiyacı var. Bu nedenle işletmenin, hammaddesini alabilmesi için mutlak surette başta Eximbank olmak üzere Merkez Bankası'nın reeskont kredilerinin ihracatçı için bir an önce devreye girmesi gerekiyor. Bugün ticari bankalardan ihracatçının temin edebileceği kredi maalesef yok. Olsa bile bizim maliyetlerimizi çok fazla etkileyen faktörler içinde. Eximbank kredileri ve TCMB reeskont kredilerinin, işletme kredilerinin ihracatçının desteklemesi açısından bir an önce devreye girmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. 

İhracat Sadece Malımızı Üretip Sattığımız Hikaye Değil

İhracatın altında yatan çok parametreler olduğunu vurgulayan Keçeci, “Biz ihracatçılar kurun stabil olmasından yanayız. 18,00 TL'ye çıkmış 1 doların 13,00 TL'ye düşmesi bizi üzüyor ve bize para kaybettiriyor. Biz sanayiciler bunun altından çıkamıyoruz. Çünkü 18,00 TL den satın almış olduğumuz bir hammaddeyi doların 13,00 TL olduğu bir zamanda nasıl satacağımızı, bunu nasıl sübvanse edeceğimizi bilemiyoruz. Yani matematik de bunu doğrulamıyor. Dolayısıyla bizim artık maliyetlerimiz bıçak sırtında. Bu hesapları yaparken çok ince noktalarda değerlendiriyoruz. Bugün gerçekten banka faizlerin % 14-15 oranlarında olduğu bir ortamda bizim ticari bankalardan para bulmamız mümkün değil. Bugün gittiğiniz bankalardaki faizler % 22-24 arasında konuşuluyor. Bu da seçici bir kredi tasnifi oluyor. İhracatçının bu noktadaki sorunu çok ciddi. Finansmana erişimde desteğe ihtiyacımız var.”dedi.

Biz Bu Bisikletin Pedalını Çevirmek Zorundayız

Ayrıca hammadde fiyatları, geçen yıldan beri artan petrol fiyatlarıyla beraber oluşan maliyetlerin oldukça yüksek olduğunu ifade eden Keçeci, “Tekstilde de metal sektöründe de adeta katlanmış ham madde fiyatlarıyla karşı karşıyayız. Diğer taraftan da ihracatçımız geçen sene lojistikte büyük sorunlar yaşadı. Ürününü geçmiş yıllardaki fiyatların 3-5 misli fiyatıyla gönderebildi. O da konteynırını veya gemisini bulabildiyse mümkün oldu. Bu sorunumuz hala devam ediyor. Bir diğer taraftan dünyada petrol fiyatının 80 dolarlara geldiği bir ortamda bunlarla ilgili yaptığımız stratejilerden de o kadar ümitli değiliz. Biz bu bisikletin pedalını çevirmek zorundayız. Biz Türk sanayicisi olarak bütün gücümüzü vardığımızı neredeyse her şeyimizi ortaya koyduk. Koymaya da devam ediyoruz.”dedi. 

Birikerek Ani Yapılan Zamlar Bizi Sarsıyor

Dünyadaki petrol fiyatlarının düşmesini biz sağlayamayız ancak biz ülkemizde özellikle enerji konusundaki zamların yapılmasında biraz daha dengeli olunmasından yanayız, ani ve şok etkisi yaratan zamlardan yana değiliz. Uzun müddet yapılmayan bir zammın bir çırpıda ve büyük miktarda bize yansıtılması bizi oldukça sarsıyor ve bizim bütün hesaplarımızı alt üst ediyor. Dolayısıyla ülkemizdeki enerji fiyatlarının, dünya fiyatlarıyla paralel olarak dengelenmesi gerekiyorsa bunun sindire sindire yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Yoksa bekleterek bir çırpıda toptan bunu yaptığımız zaman biz sanayiciler ve ihracatçılar ne yapacağımızı bilemez duruma geliyoruz. Bunun da fark edilmesi ve buna dikkat edilmesi gerekir. Bizim elimizde çok büyük varlıklarımız, stoklarımız ve birikimlerimiz yok ki biz bu kaynakları kullanalım.” şeklinde konuştu.