HABERDENİZLİ.COM

Denizli Sanayi Odası, (DSO)  Borsa İstanbul ve Türkiye Varlık Fonu Başkanı Himmet Karadağ’ı Denizlili sanayici ve işadamlarını borsa hakkında bilgilendirmesi için Denizli’ye davet etti.  Denizli Polis Evi’nde düzenlenen toplantıya Denizli Sanayicileri ve işadamları katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan DSO Başkanı Müjdat Keçeci, Denizlili Sanayicilerin kolay biraraya geldiğini ve kolay şirket kurduğundan bahsetti. Denizlili olarak farklı özellikleri olduğunu belirten Keçeci,  “Bizler çalışkan insanlarız. çok çabuk şirketlerimiz büyütüyoruz. Biz mücadeleyi seven, para kazanmayı ve kazandığımız parayı kolay tasarruf etmesini bilen insanlarız.” dedi. 

Denizlili İşadamlarının şirketleri kurup büyüttükten sonra bir şeyi yapmadığını söyleyen Keçeci, “Bugün modern ekonomi dünyasında ekonomi özellikle bir takım kurumların Üstüne kuruluyor. Bugün biz sanayicielerin en çok ihtiyaç duyduğu şey para. Parayı faizi yüksek diye şikayet ediyoruz. Doları  kur farkları nedeniyle yüklenemediğimiz söylüyoruz ama bizim bu imkanlarımız kolaylaştıracak modern ekonomi dünyasında ki bir takım kurumları da maalesef kullanmıyoruz. Büyüdükçe en kolay yaptığımız iş, bu oluşturduğumuz varlığı paylaşmak, şirketimizi küçültmek. Onun için bu toplantı bizim için çok önemli. Ülkemizin en önemli sorunu kaynak sorunudur. Kaynak sorununun da yegane çözümü borsadır. ” İfadelerini kullandı. 

 Keçecinin ardından konuşan Borsa İstanbul ve Türkiye Varlık Fonu Başkanı Karadağ, Makro göstergelerde Türkiye'nin Avrupa ve benzer ülkelerle kıyaslanabilir hatta birçoğundan daha iyi durumda olduğunu vurguladı. Karadağ, "Dünyada son 15-20 yılda dengeler gerçekten çok radikal bir şekilde değişiyor. 1990'lı yıllarda Çin'in gayrisafi milli hasılası 350 milyar dolardı. Şu an satın alma gücü paritesinde liderliğe geçti. Avrupa ve ABD merkezli milli gelir üretimi yavaş yavaş Uzak Doğu ve Çin eksenine doğru kayıyor." diye konuştu.


Çin'i ucuz üretimin merkezi olarak da gördüklerini belirten Karadağ, şöyle devam etti:
"Afrika ve Uzak Doğu pazarı, çok ciddi anlamda bizim için motive edici bir pazar haline geldi. Çin, çok pahalı tüketimin de merkezi. 500 milyonun üzerinde, Avrupa ortalamasının çok üzerinde gelir düzeyi ve tüketim gücüne sahip bir nüfus var Çin'de. Ucuz ve niteliksiz üretimin yanında çok pahalı, lüks tüketim gücü olan bir nüfusun da merkezi Çin ve Uzak Doğu ülkeleri." 
Türkiye'nin gelecek ay açıklanacak rakamlarla 2017 yılında dünya şampiyonu olabileceğine işaret eden Karadağ, üçüncü çeyrekte yüzde 10 üzerinde ve yılsonunda da 7'nin üzerinde büyüme olduğunu hatırlattı. 

"Tarlaları borsaya alabilir miyiz diye toplantı yapacağız"

Borsanın güvenilir ve sıfır problemli bir pazar olduğuna dikkati çeken Karadağ, şunları kaydetti:

"Borsada mal ve hizmetleri temsil eden menkul kıymetlerin sahipliği değişiyor. Hisse piyasamızdan günlük 1,5 milyar mal ve hizmetin, ürünün sahipliğini sıfır problemle değiştiriyoruz. Borsalar dünya ticaretinin geldiği en sofistike sistemler. Klasik ticarette karşılaşılan hiçbir sorun yok. Bunu neden anlatıyorum? Bu borsa bize ne sağlıyor, işimizi nasıl kolaylaştıracak onu iyi bilmememiz lazım ki ilave sıkıntılara katlanabilelim. Bugün toplulaştırmadan sorumlu Orman Bakanımızla bir toplantı yapacağız, 'tarlaları borsaya alabilir miyiz?' diye. İkinci el bir otomobilin sahipliğini yarım günde değiştirebilirsek öpüp başımıza koyacağız. Ya da üç-beş dönüm tarlanın sahipliğini birkaç günde değiştirebilirsek, mülkiyet hakkını, çok iyi bir iş yapmışız diyoruz. Borsada bırakın ikinci el otomobil, araziyi, içindeki evi, arazisi ile otomobil fabrikasının mülkiyeti birkaç saniyede satılabilir. Bunu her gün yapıyoruz biz, kısmen veya tamamen. Borsa böyle bir şey. Borsayı kamuoyu yoklamasına benzetiyoruz ama bu kamuoyu yoklaması, fikrine parasını koyanların tercihlerinden oluşuyor. Borsadaki rakamların sanal olma ihtimali yoktur. Çünkü oradaki göstergelerin tamamına birileri çil çil, reel, gerçek parasını koymuştur."

Son olarak finansal operasyonlara başlanan tarihin Gezi olayları olduğunun altını çizen Karadağ, "Ekonomideki mal ve hizmetlerin değeri, ekonomik realitelerden çok daha fazla siyasi olay ve olayların sonuçlarıyla ilgilidir." dedi.