Malumunuz, son günlerde dünya alem nefesini tuttu. Corona Virüs adlı canavarının seyr-ü sefer haline dikkat kesildi. 

Dilerseniz kod adı “Covid-19”  olan şu virüsü önce birlikte tanıyalım. 

Corona; deve, yarasa pangolin denen karıncayer vs… canlılar olmak üzere birçok hayvan türünde yaygındır.  Alfa Beta Gama ve Delta olmak üzere dört alt grubu vardır. Sıklıkla hayvanlarda bulunur, nadiren insanlara geçer. İşte o zaman hastalık etkenidirler. Klinik tablo belli belirsiz olabildiği gibi, hayatı tehdit eden ölümcül durumlara kadar götürebilir. Virüsün en sevdikleri organımız akciğerlerimizdir, bilesiniz

Evet ne diyordum, yıl 1960 gösterirken insan için zararlı 7 tipi izole edilir. Kod adı; 229E(Alfa Corona Virüs), NL63(Alfa Corona Virüs), OC43(Beta Corona Virüs) ve HKU1(Beta Corona Virüs) ilk başlangıcıdır.  Yıl 2002, tüm dünya Çin’de başlayan SARS-Cov salgını ile sarsılır. Ciddi solunum sıkıntı yapar ve 774 can alır. Yıl 2012,  bu kez Suudi Arabistan’da MERS-Cov olarak kendini gösterir, hedefinde hac görevini eda eden hacılar vardır. Yaygın yüksek ateş, solunum sıkıntısı ve kanama bozukluğu ile dünyanın gündemine oturur. Son olarak, yıl 2019 Aralık ayında Çin’in Hubei eyaletinde Wuhan Kentinde ani başlangıçlı pnömoni salgını olarak bu kez  Covid-19  olarak felaket sahnesinde yerini alır. Virüs sadece Wuhan kenti ile sınırlı kalmaz, kısa sürede diğer eyaletlere ve deniz aşırı başka ülkelere yayılır. Veee kaçış yok,  gelir kapı komşumuza dayanır, mikrop kapmış İran Sağlık İşleri Başkanı terini silerken, aksıra tıksıra  gerçeği ekran karşısında tüm dünyaya duyurur... 

Tam bu sırada Çin’de çok şaşırtıcı gelişmeler olur. Kapalı devletçi geleneğinin izlerini silmek istercesine, virüsün gen haritasını çarçabuk çıkarırken, virüsün şifrelerini çözer, aşı için kolları sıvar, yıl bitmeden insan üzerinde uygulanabilir aşı üretimde tam gaz yol alırlar. Covid-19 belasını başımıza saran ülke olarak tarihe geçseler de, belki de ilk kez şeffaf olmayı seçer,  gün begün, hastalığın seyrine ilişkin tüm çıplak gerçekleri dış medyayla paylaşır, seçkin akademik kadronun hazırladığı bilimsel dosyaları dünya gündemine taşırlar.

İşte size güncel JAMA özet raporunu, tane tane yazıyorum. 

Bakın neler var raporda…

Kabaca oranlar şöyle; Şu ana kadar hastayım diye başvuran “72314” Çin vatandaşı olduğu ifade ediliyor, yarıdan fazlasının (%62.0 sinde) kanında virüsü olduğu doğrulanmış durumda, bi çoğu(%87’si) 30-79 yaş grubu içinde, hastalık en çok (% 81) hafif bulgularla seyrediyor, ölenlerin sayısı çok az (%2.3) ve az sayıda hasta(%5) kritik sınırda yaşamını sürdürmekte ve ne yazık ki aralarında sağlık personeli olup ölenler(%3.8) de var…

Bilim insanları, Covid-19 virüs yayılımını, gün başına düşen olgu sayısını gösterir tablo üstünden hatırlatıyor ve ne tuhaf, Dünya Sağlık Örgütünün(DSÖ)  bi türlü olasılık vermediği salgın ihtimalini “İmdat Tehdit Büyük” dediği güne karşılık gelen 30 Ocak büyük harflerle işaretlenmiş duruyor…. Şöyle sayfayı  büyütün, salgının hız kaybetmeden nasıl yol aldığını hemencecik görürsünüz. 

Toplumda yaygınlık ölçütünü(ro) tam bilemeseler de,  Covid-19 canavarının kardeşi SARS VE MERS COV göre daha bulaşıcı göründüğünü itirafı eden Çin bilim insanları şunu da belirtmeden geçemiyorlar; kısa süre içinde bitirilen hastane inşatları, ödünsüz karantina uygulamaları, taviz verilmeyen kitlesel sanitasyon uygulamaları ve çarçabuk hazır edilen hasta tanı kitleri ile toplum olarak kocaman alkışı hak ettik, bilmiş olun diyorlar…

Rapor baştan sona bilim kokan ifadelerle son buluyor…. 

Ben Çin’den yükselen sesi duymak ve kocaman alkışlamak istiyorum.

Sebebini sorarsanız hemen üç tane sıralayabiliriz size.

İlki, hani var ya adına “Geleneksel Hekimlik” denilen, fevkaladenin fevkinde ilgi gören, akupunktur, ayurveda,  homoepati, sülük, kupa ozon uygulaması, vs… ne varsa hepsini, çin tıbbında olsa bile ellerinin tersiyle iteledikleri için!,,,,

İkincisi, aklın ve bilimin yolunu seçtikleri ve cümle aleme örnek oldukları için!….

Son olarak, bize komplo kuruldu, vay alçaklar yalanına bir an olsun itibar etmedikleri için!…. 

“Bazen bir musibet insanlığa çok şey öğretir, hem de çokkkkkk”

(JAMA Makalesinden)