Evteks Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı ve Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği (DETGİS) Başkanı İsa Dal, kentin bir an önce tekstil sanayisinde dönüşümü gerçekleştirmek zorunda olduğunu söyledi. Denizli’de 600 Avronun üzerinde maliyeti olan işçilikle, kilosu 8 Avroluk havlu üretildiğini, Pakistan, Çin veya Hindistan da, 70 Avroluk işçiyle 5 Avroluk havlu üretildiğine dikkat çeken DETGİS Başkanı İsa Dal, dünya ülkeleri ile Türkiye arasındaki büyük orantısızlığa rağmen mucizeler gerçekleştirerek para kazanıp, ayakta durmaya devam ettiklerini söyledi. Denizli’nin genlerinde bulunan dokumacılığı temel alıp mevcut altyapıyı kullanarak, daha fazla geç kalmadan katma değeri yüksek ev tekstili ve teknik tekstile geçiş yapması gerektiğini vurgulayan İsa Dal, “1980’li yıllarda Avrupa nın ve 1990 lı yıllarda Bursa nın tamamladığı dönüşümü, Denizli geç kalmış olsa da acilen gerçekleştirmek zorundadır. Kademeli olarak katma değeri düşük ürünlerden çıkan Bursa, bu işleri Denizli ye devretmiş ve tekstil sanayisinde çok önemli değişimler gerçekleştirmeyi başarmıştır. Denizli nin geç kalmadan katma değeri yüksek ev tekstili ve teknik tekstillere geçiş yapması gerekmektedir. Yani 600 Avroluk işçilikle, bizim kilosu en az 60 Avro olan bir ürün ortaya çıkarmak için kollarımızı sıvamanın vakti gelmiştir” dedi.

Kaçan işler geri gelmeye başladı

2009 ve 2010’da etkili olan ve dünyayı sarsan ekonomik krizin etkilerinin bittiğini 2011 ve 2012 yıllarında Denizli’nin sıçrama yapması gerektiğini vurgulayan İsa Dal, “Denizli, tekstil sektöründe en hızlı inişini 2009 yılında yaşadı. Dünya ekonomisin içine girdiği duraklama, hatta gerilemenin sert bir şekilde hissedilmeye başlandığı 2009 un Ocak ayından itibaren, dış kaynaklı bu krizin Denizli piyasasına faturası çok ağır oldu. Krizle birlikte sıkıntıları artan sanayici, işlerin durması ile birlikte, yılların birikimi olan finansal sorunların ağırlığına dayanamadı. Maalesef birçok firmamız piyasanın deyimi ile “Havlu” attı. 2010 yılında sektör çok hızlı bir yükselişe geçti. Bu sayede ayakta kalabilen firmalar, finansal yapılarını bir miktar düzeltme imkânı buldu. 2010 yılındaki en önemli gelişme ise, dünyada emtia fiyatlarının tarihi zirveler yapması oldu. Özellikle pamuk ve pamuk ipliği dünya da tarihi zirvelere ulaştı. Başlarda bunun geçici olduğunu düşünen sanayicilerimiz, müşterilerine bu artışı anlatmakta güçlük çekip, müşterilerini kaybetmemek için zararına üretim yapsa da, müşteriler de kısa süre içinde bu fiyat artışının sadece Türkiye ye özgü olmadığını ve hatta Türkiye de hammadde artışının rakip ülkelere oranla mamul ürüne yansımasının daha az olduğuna şahit oldu. Bu da ucuz üretim yapan ülkeler ile bizim aramızdaki makası daralttı ve yıllar önce Türkiye den kaçan işlerin tekrar ülkemize dönmesine vesile oldu” dedi

Sıçrama yapmalıyız

Denizli’nin tekstil ve konfeksiyon ihracatının yıllık 1,5 milyar dolar olduğunu bunun 3 milyar dolarlar seviyesine çıkmaması için hiçbir engelinde bulunmadığının altını çizen İsa Dal, “2011 yılı başlarında olmamıza rağmen Türk tekstil sanayi arkasına aldığı bu rüzgarla birlikte ihracatını büyütmekte ve karlı siparişler almaktadır. Ancak ihracatımızı arttırırken, yeni ürünler, farklı modeller de ortaya çıkartarak ihracat yapmayı sürdürmeliyiz. Bunun içinde araştırma ve geliştirme çok önemli. Şimdilerde eskisi gibi parlak devrini yaşayan tekstil ve konfeksiyonun önünün tıkanabileceği unutulmamalıdır. Önümüzdeki bir iki yıl iyi paralar kazandıktan sonra yoyo efekti gibi, aldıklarımızı fazlasıyla geri verme ihtimalini de geç kalmadan düşünmemiz gerekiyor. Müşterilerimizin de ilgisini çekecek, üreticisine iyi paralar kazandıracak, ürünlere yoğunlaşmalıyız. Herkesin ürettiği ürünlerden vaz geçerek, tekstille ilgili oto sanayi, inşaat, mobilya, tıp gibi değişik sektörlere de ürünler hazırlamalıyız” dedi.