Yaklaşık son bir ay içinde çocuklara yönelik cinsel istismara yönelik haberler basınımızda önemli oranda yer buldu. Bu haberler bir taraftan eleştiriliyormuş gibi yapılırken bir taraftan haberin bütün ayrıntıların yazılmasında bir mahzur görülmedi. Bir noktadan sonra insanların merak duygusu köpürtülünce bu tip haberleri daha da merak eder hale geldi.

            Medyada önemli bir yer tutan cinslik haberleri, üçüncü sayfa haberleri toplumdaki yozlaşmayı da beraberinde getiriyor. Bu tip haberlerin en önemli zararı en olmaz veya olmayacağını düşündüğümüz “şeylerin” yapılabiliyor olmasını normalleştirilmesini sağlamasıdır. Bazen de bunların toplumun belli kesimine yayılması. Sonra bu haberler insanların zihinlerini bulandırmakta “normalmiş” gibi konuşulmasını sağlamaktadır. Hiç aklında olmayan insanların gençlerin akılları/zihinleri bulanmaktadır.

            Bu tür haberlere karşı duyarlı olan bazı medya ise, bu haberleri yapmakta bir sakınca görmeyenler tarafından eleştirilmekte ve bu olayların haber değeri olduğu dolayısıyla yazılması gerektiği yazıp çizilmektir.

            Düşünülmesi gereken bir konuda; medyanın göz önünde olduğu ve her kesim tarafından rahatlıkla okunabileceği/dinlenebileceği göz ardı edilmemesidir. Yukarıda tafsilatına girmediğimiz “çocuk istismarı” haberi ailecek; baba, anne erkek, kız çocuklarının dinlendiği bir ortamda nasıl dinlenecek veya böyle bir gazete evde nasıl okunacak. Bu yayınları yapanların haber yaparken/yazarken birde bu açıdan düşünmeleri gerekmez mi?

            Bir başka çelişki ise bu tip haberleri “ahlak dersi” gibi yazanların gazetelerinde TV’lerinde veya Medyanın diğer alanlarında; zayıflama gibi, dövmesini şurasına yaptırdı gibi, arka sayfa güzeli gibi adlar altında yaptığı yayınların kendi içinde çeliştiğini nasıl izah edecekler. Bu ayırımı kim yada kimler yapacak. Burada doğruyla yanlışın sınırı neresidir. Bütün bu çelişkileri izah etmek gerçekten neye nasıl inanılacağı anlamak ve anlatmak bir birine karışmış gibi. Şair diyor ya; “Oluklar çift; birinden nur akar öbüründen kir” burada olukların teke indiğini görüyoruz.

            …bu durum halk arasında “hem nalına hem mıhına vurma” olarak ifade ediliyor. Herkesin kendi evinin önünü süpürmesinden başlamasını istersek; TV dizilerinde yayınlanan aldatmaların=aşkmış gibi gösterilmesi sonucu her yayın organı kendine baksa sayfalarca konu çıkabilir. Magazin programlarındaki “seviyeli birliktelik” dedikleri ne ola ki!?

            …son yaşanan hadiseler birde bu açıdan bakmakta fayda var. Yapılanlara söylenecek bir söz yok! İnsanların toplum içine çıkamaz hale getirmenin de bir manası yok. Af kapısının Allah’a ait olduğunu hiç kimse aklından çıkarmamalı. Dünyada yanlışlıkların ortaya çıkması belki de bir yönüyle öbür âleme kalmadığı için daha iyidir.

            Hz İsa (AS) bir zina hadisesi sonucu bir kadına uygulanmak istenen cezanın (belki de) affedilmesinden yanadır. Yanındakilerin ise ceberutluğu tutmuş cezanın verilmesini kadının taşlanmasını istemektedirler. Hz İsa(AS); “ilk taşı hiç günah işlememiş olan atsın” diyerek tarihe mal olmuş bu anekdotla yazıyı sonlandırmış olalım.