Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, pamuk ipliği fiyatlarından  kaynaklanan maliyet artışına rağmen Denizli ürünlerinin kalitesiyle, fiyat artışını, Avrupalı müşterilerine kabullendirdiğini söyleyerek, “Yeter ki birbirimizle fiyat rekabetine girişip fiyat kırımı yani fiyat çatışması yaşamayalım.” dedi.
Denizli Ticaret Odası, önceki yıllarda olduğu gibi üyelerini ziyaret etmek, tetkik ve inceleme yapmak üzere heyet halinde, Almanya’nın Frankfurt kentinde 12-15 Ocak 2010 tarihleri arasında düzenlenen Heimtextil Fuarı’na iştirak etti.
60 ülkeden 2 bin 601 firmanın stant açtığı  Heimtextil Fuarı’nda, 2010 yılında 147 firmayla yer alan Türkiye, bu yıl 153 firmayla temsil edildi. Geçen yıl fuara 35 firma ile katılan Denizli ise bu yıl fuarda 38 firmayla temsil edildi.
Fuarla ilgili değerlendirme yapan Denizli Ticaret Odası Başkanı Necdet Özer, Denizli’nin fuarda 49 firması bulunan İstanbul ve 47 firması bulunan Bursa illerinin ardından 38 firma ile üçüncü sırada yer aldığını belirterek, “Bunu nüfusa ve ekonomik ölçeğe göre değerlendirecek olursak, ülke boyutunda, Heimtextil Fuarı’nda ülke liderinin Denizli olduğunu söyleyebiliriz. Bu bakımdan Denizli’nin sanayici ihracatçı firmalarıyla gurur duyuyoruz.” dedi. 
Daha çok 8 ve 9 numaralı hollerde stant açan Denizli firmalarının, önceki yıllara göre morallerinin daha çok yerinde ve geleceğe umutla baktıklarını gördüklerini söyleyen Başkan Necdet Özer, “Fuarda yoğun bir ziyaretçi akını vardı. Firmaların stantlarına yaptığımız ziyarette, herkesin bir umutla, mevcut yada potansiyel bir alıcıyla görüşme yapar durumda olduğunu, Denizli ürünlerine ilginin büyük olduğunu gördük. Bu ziyaretçilerin gezici değil, potansiyel alıcılardan oluştuğunu gözlemledik.” diye konuştu.
Fuar katılımcılarının, karşılaştıkları ilgi sonrasında, “Denizli ihracatı içinde 1.5 miyar dolar civarında olan tekstil payının yüzde 30-35 daha arttırılabileceği” beklentisi içine girdiğini, bunun Denizli adına hem umutlandırıcı hem de sevindirici olduğunu belirten Başkan Özer, “Zira burada stand açan firmaların her biri 35 bin-150 bin Euro arasında değişen bedeller harcayarak buralara geliyorlar. Bu da ortalama 60 bin -70 bin Euro arasında bir maliyet demektir. Firmalarımız için bu durum mevcut ve potansiyel müşteri ve rakiplerine ‘bu piyasada biz de varız’ demek anlamına geliyor. Artık günümüz dünyasında ticari anlamda bunun zorunlu olduğu da bir gerçektir.” diye konuştu.  
2010 yılı başında 1.0-1.50 dolar aralığında seyreden pamuk ipliği fiyatının son zamanlarda 4.00-5.00 dolar arasında bir seviyeye ulaştığını, bunun da tekstil üretiminde yüzde 35-40 daha fazla maliyet anlamına geldiğini dile getiren Özer, “Uzak doğu ülkeleri başta olmak üzere diğer rakipler karşısında negatif rekabet avantajı yansıtan bu durum artık aşılmış gibi görünüyor. Biz fuarda bu izlenimi, özgüveni gördük. Denizli tekstilcisi ürettiği ürünün kalitesi, güvenilirliği ve istikrarlı hizmet sunumuyla Uzakdoğu firmalarından ayrılmış durumdadır. Denizli kalitesiyle, iplik fiyatından kaynaklanan maliyet artışını ve buna bağlı olarak oluşan yüksek satış fiyatını Avrupalı müşterilerine kabul ettirmiş durumdadır. Böylece, Denizli’nin, Avrupa’nın yegane havlu-bornoz ve ev tekstili tedarikçisi konumu da sağlamlaştırılmış oldu. Aslında bugüne kadarki sürece bakıldığında da bunun böyle olduğu görülüyor. Bu nedenledir ki fuara katılan firmalarımızdaki bu güven ve cesareti, fuara katılmayan firmalarımızda da görmek istiyoruz.” şeklinde konuştu.
“Oluşan bu yüksek fiyatla biz Avrupalıya nasıl mal satarız?” endişesine girilip de fiyat düşürme yoluna gidilmemesi gerektiğini vurgulayan Özer, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu fuardaki en önemli tespitlerimizden biri de bu olmuştur. İplik fiyatlarındaki artıştan kaynaklanan maliyet yükü, müşteriler tarafından kabullenilmiş görünüyor. Yeter ki geçen yılarda da dile getirilen ve Denizli’nin önündeki en büyük engel durumunda olan rakiplerle rekabet edilmesi gerekirken birbirimizle fiyat rekabetine girişip fiyat kırımı yani fiyat çatışması yaşamayalım. Bu düşüncelerle fuarın ilimiz ve ülkemiz ekonomisi adına verimli geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.”