Son yaşanan olaylarda bir gariplik sezmiyor musunuz? Şöyle ki: Birleşme iddiası ile yola çıkan AB rüyası son ekonomik (acaba ekonomik mi finansal mı) krizlerle bitiyor gibi…

Ortak bir para olarak avroyu kullanırken, her ülkenin kendi içinde bağımsız hareket hakkına sahip olduğu bir yapıyla hareket eden bir ulus-devlet üstü bir kurum halinde yapılanmaya çalışan AB düşün-cesi vardı. Herkesin kendi içinde bağımsız hareket edebildiği bir AB BÖLGESİNİN (avro bölgesi değil ) nasıl bir sonuca gittiği şimdi- lerde görülüyor.

Ortak para kullanarak her şeyi halledebileceği, büyük bir güç haline gelebileceği, düşüncesi ortak bir kader belirlenmesine sebep oluyor. Tabiî ki bu durum ister istemez ülkelerin birbirlerini etkilemeleri gibi bir sonucu ortaya çıkarıyor.

Avrupa çok parçalı bir yapıya sahip ve tarih boyunca birbiri ile sürekli didişmiş milletler ve kavimlerden oluşan büyük bir kıta olarak karışımızda durmaktadır. İnsanlık tarihinin kaydettiği bütün büyük savaş ve kargaşaların asıl ve belki de tek müsebbibi olan bu yaşlı kıta, geçmişinden dersler çıkararak beraber yaşamanın zorunlu olduğunun verdiği hisle kurmaya çalıştığı birlikteliğin böyle basit bir rüzgârla yıkılmasına izin vermeyecektir, herhalde. Ama bunun oluşumu ve sürekliliğinin sağlanması tabiî ki kolay değildir. Hükümetler bazında anlaşmalar sağlansa bile halklar çoğu kez bu birlikteliğe karşı çıkmaktadırlar. Ve her iktidar değişimi birlikteliği sallayabilecek bir taşı yerinden oynatacak kadar etkili olabilmektedir. Özellikle üç büyük ülke olarak bilinen Almanya, Fransa ve İngiltere arasındaki her etkileşim çok önemlidir.

İşin bize bakan boyutuna gelince ihracatımızın ve ithalatımızın kısaca dış ticaretimizin yüklü bir kısmını gerçekleştirdiğimiz AB bölgesinde oluşan ve oluşabilecek her bir iş bizi doğrudan etkilemektedir. Bu noktada başkaca pazarlar ve alternatif alanlar (sadece satış için değil, üretim potansiyeli açısından da) aramak ve hazırlıklı bulunmak olabilecek risklere karşı etkili bir savunma yöntemidir.

Bu günlerde Tuskon öncülüğünde yapılan Afrikalı işadamları ile buluşma toplantılarında yeni ticari anlaşmalara imzalar atıldığını öğreniyoruz. Bu tür organizasyonların ülkeler arası ticareti artırmanın yanında ilişkileri geliştirmeye de katkı yaptığı herkesin malumu olan

bir husus. Özellikle gelecek vadeden bakir bir alan olarak önümüzde uzanan Afrika kıtası, geçmişimizden tevarüs ettiğimiz hatıralar nedeniyle bize karşı daha bir iştiyaklı ve arzuludur. Yıllarca temas ettiği her beyaz adam tarafından sömürülen siyah insanlar, bazı beyazların kendilerine farklı davrandığını görünce, bu beyazlarla ilişki kurmada ve iş yapmada daha bir istekli olmaktadırlar.

Ayrıca oralarda açılmış olan Türk okullarının yaptığı hizmetler de buradan gidecek iş adamlarımız için referans niteliği taşımaktadır. Bu krediyi iyi kullanan her iş adamı attığı tohumların kısa sürede başak vereceğini görecektir. Yeter ki işimizi dürüst ve doğru yapalım ve şunu unutmayalım ki, atalarımızın gittikleri yerde bıraktıkları izleri takip etsek ve sadece bununla yetinsek bile hepsi bize kucak açacaktır. Aslında AB ülkelerinde oluşan krizi konuşmayı düşündüğüm bu yazı başka mecralara sürükledi beni, müsaadenizle o konuyu bir sonraki yazıda konuşalım. Ama kısaca şunu söylemeliyim ki AB de Almanya liderliğe doğru bir adım öne geçti ve bu konuda önüne gelen hiçbir fırsatı boş çevirmiyor. Fransa ise takipte… Şimdi hamle sırası üzerinde güneş batmayan imparatorluk diye tanımlanan İngiltere de…