Servergazi Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali İhsan Yıldız, verem hastalığının, solunan hava ile akciğerlere giren verem bakterisinin yol açtığı bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirterek, veremin dünyada ve Türkiye’de çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiğini söyledi.
Dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinin tüberküloz mikrobu ile enfekte olduğunu ifade eden Yıldız, "Ülkemizde tüberküloz hastalığı, 20. yüzyılın ilk yarısında çok büyük bir salgın yapmıştı. Bir numaralı ölüm nedeniydi. Yürütülen yoğun verem savaşı çabaları sonucunda bu durum değişmiştir. Tüberküloz artık önemli bir ölüm nedeni değildir. 2014 yılında dünya genelinde 9,6 milyon yeni vaka ve 1,5 milyon tüberkülozdan ölüm olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye genelinde 2005 yılında verem savaşı dispanserlerine kayıtlı toplam tüberküloz vaka sayısı yaklaşık 21 bin iken, 2014 yılında vaka sayısı 13 bin 378’e düşmüştür" dedi.
Verem hastalığının akciğerlerde yüzde 70-80, akciğer zarı, lenf bezleri, beyin zarı, kemikler, böbrekler ve kalp zarı gibi diğer birçok organda ise yüzde 20-30 oranında görülme olasılığının olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali İhsan Yıldız, "Binlerce yıldır var olduğu bilinen bu mikrop, hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması, konuşması sırasında oluşan damlacıklar içinde havaya atılır. Alınan mikroplar kişiyi hastalandırmaksızın vücutta uyur durumda kalır ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşturabilir. Bulaşma açısından en riskli kişiler hastayla uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşlarıdır. Tedavi edilmeyen her hasta, yılda 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır. Veremin bulaşması, hastaların aksırma, öksürme ve konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların sağlam kişiler tarafından solunması ile olur. Verem hastalarının en sık görülen yakınmaları, 2-3 haftadan uzun süren ve tedaviye cevap vermeyen öksürük, balgam çıkarma, balgamında kan görülmesi, ateş, gece terlemesi, yorgunluk, halsizlik, kilo kaybı, İştahsızlık, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısıdır" diye konuştu.
"VEREMDE ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ"
Bir toplumun veremden korunmasının en etkili yolunun verem hastalarının erken teşhis edilmesi olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Yıldız, "Verem hastalığının erken tanısı için 2-3 haftadan uzun süre öksürüğü olan kişilerin en kısa sürede göğüs hastalıkları polikliniğine veya verem savaşı dispanserine başvurmaları gerekir. Verem tanısı balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Hastanın yakınmaları ve akciğer film bulguları veremden şüphelenmeyi sağlar. Toplam tedavi süresi en az 6 aydır. Bu süre içinde, Verem Savaşı Dispanserlerinde balgam ve akciğer filmi kontrolleri yapılacaktır. Verem hastalığından korunmanın en etkili yolu bulaştırıcı hastalara hızla tanı konulup uygun tedavinin başlanmasıdır. Çünkü aynı havayı en uzun süre paylaşmaktadırlar. Bu nedenle, verem tanısı kesinleşince, bütün aile bireyleri ve hasta ile aynı havayı paylaşan işyeri ya da başka ortamdaki kişiler verem savaşı dispanserine muayene için çağrılırlar" diye konuştu.