Denizli Devlet Hastanesi'nde Veremle Savaş Haftası nedeniyle açıklama yapan Doktor Öztürk, veremin dünyada ve ülkemizde çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiğini belirtti. Doktor Öztürk: “Dünya Sağlık Örgütü tarafından her yıl dünyada yaklaşık 9 milyon kişinin verem hastalığına yakalandığı ve 2010 yılında 1,5 milyon insanın bu hastalıktan öldüğü belirtilmiştir. Ülkemizde tüberküloz hastalığı, 20. yüzyılın ilk yarısında çok büyük bir salgın yapmıştı. Bir numaralı ölüm nedeni idi. Yürütülen yoğun verem savaşı çabaları sonucunda bu durum değişmiştir. Tüberküloz artık önemli bir ölüm nedeni değildir. Fakat Dünya Sağlık Örgütü 2011 Raporu'na göre Türkiye’nin 2010 yılında verem savaşı dispanserlerine kayıtlı toplam tüberküloz vaka sayısı 16 bin 551, yeni vaka sayısı 15 bin 183’tür. Bu hastaların yüzde 60’ı erkek, yüzde 40’ı kadındır” dedi.

Hava yoluyla bulaşır

Verem mikrobunun, aktif verem hastalığı olan bir kişinin öksürmesi, hapşırması ya da konuşması ile havaya yayıldığını ve vereme genellikle verem hastası birisi ile uzun süre kapalı bir yerde birlikte bulunmak ile yakalanıldığını hatırlatan Doktor Öztürk, “Toplumda vereme yakalanma riski fazla olan bazı gruplar vardır. Bunlar; Sağlık görevlileri, alkol bağımlıları, yaşlılar, tutuklu ve hükümlüler dahil, çeşitli kurumlarda (yurt, huzur evi, ıslah evi, koğuşlar) kalan ve çalışan kişiler, kalabalık ortamlarda yaşayan kişiler, HIV virüsü taşıyan ve AIDS olan kişiler, şeker hastaları, bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, ağır böbrek ve karaciğer hastalığı olan kişilerdir.” Diye konuştu

Çatal kaşıkla hastalık bulaşmaz
      
Bir toplumun veremden korunmasının en etkili yolunun verem hastalarının erken teşhis edilmesi olduğuna dikkat çeken Öztürk, verem hastalığına yakalanma olasılığını ve belirtilerini ise şöyle anlattı: “Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda, havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür. Veremin bulaşması, hastaların aksırma, öksürme ve konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların sağlam kişiler tarafından solunması ile olur. Çatal, kaşık ve eşyalarla hastalık bulaşmaz. Öksürürken ağzımızı kapatmalı, yerlere tükürmemeliyiz. Çünkü verem hastası her öksürük ile 1–5 mikron çapında 1–3 basil içeren 3500 kadar bulaştırıcı parçacığı etrafa saçar. Akciğer veremi kilo kaybı, iştahsızlık, hafif ateş, özellikle geceleri artan terleme, halsizlik gibi genel belirtilerin yanı sıra akciğerde meydana gelen doku reaksiyonu ve harabiyet neticesinde öksürük, balgam çıkarma, kan tükürme, ilerlemiş olgularda nefes darlığı gibi akciğere özgü belirtiler ile kendini gösterir. Bu belirtilerin hiçbirisi verem hastalığına özgü değildir ve birçok akciğer hastalığında aynı semptomlar vardır. 3 haftayı geçen öksürük, kan tükürme, gece teri, hafif ateş, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerin varlığında derhal Verem Savaşı Dispanseri veya başka bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir. Ayrıca hastanın yakınları, özellikle de aynı evde birlikte yaşayanlar Verem Savaşı Dispanserlerine başvurmalıdır.  Hasta yakınlarının taramaları dispanserlerde ücretsiz olarak yapılmaktadır.” Şeklinde konuştu