Eskiden sadece bir baş ağrısı olarak görülen migrenin artık başlı başına bir nörolojik hastalık olduğunu belirten Doktor Çam, “Halk arasında yarım baş ağrısı olarak bilenin migren baş ve yüzün yarısını kaplayan özel bir baş ağrısıdır. Ağrılar bazen dayanılmayacak kadar şiddetli olur ve günlük yaşamı olumsuz etkiler. Saatlerce hatta günlerce sürebilir. Çoğunlukla ataklar halinde seyreder. Kişi ataklar arasında kendini tamamıyla normal hisseder, ancak bir sonraki atağın endişesi içindedir” dedi. Migren hastasının nörolojik muayenesinin genelde normal olduğunu MR ve tomografi incelemelerinde baş ağrısını açıklayabilecek bir patoloji saptanamadığını söyleyen Çam, migren tanısının hastanın öyküsü ve klinik tablosu değerlendirilerek konulduğunu söyledi.

Migren atakları olabilir

Migrenin genellikle ilk 30 yaş sırasında ortaya çıktığını anlatan Doktor Çam, “Baş ağrısı zonklayıcı, ateş yanar tarzda, matkapla deler gibi ya da nabızla birlikte atan şekilde hissedilir. Genellikle başın tek bir yanında olup çift taraflı da yerleşebilir. Migren birkaç saat ile birkaç gün sürebilir. Bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı aşırı hassasiyet baş ağrısına eşlik edebilir. Fiziksel aktivitelerle şiddetlenme sıktır. Birçok kişide ağrı ve diğer semptomlar o kadar şiddetlidir ki, sadece karanlık bir odada yatıp uyumak isterler. Bu da günlük yaşantıyı aksatır. Kullanılan ilaçlar migreni kesin olarak tedavi etmez. Atak sıklığını azaltabilir. Ağrı sırasında kullanılanlar ise atağın daha kolay atlatılmasını sağlayabilir. Migren ataklarında duygu durumunda değişiklikler ile çeşitli nörolojik bulgular (görme kaybı, uyuşukluk, konuşmada bozulma) baş ağrısına eşlik edebilir. Baş ağrısı olmaksızın sadece nörolojik bulgular veya bulantı – kusma ile kendini gösteren migren atakları da olabilir” diye konuştu

Doğru teşhis önemli

Tedavide öncelikle tanının doğru konması gerektiğini vurgulayan Doktor Çam, migrenin sıklığı, şiddeti ve hayat kalitesine etkisi hastadan hastaya değişkenlik gösterdiğini ifade ederek, “Ağrıya neden olan veya tetikleyen nedenlerden kaçınılmalıdır. Hormonal değişiklikler, diyet, çevresel faktörler, duyusal uyaranlar strese hassastırlar. Az veya çok uyuma, aç kalma, adet görme, alkol, bazı yiyecekler, bazı ilaçların alınması veya kesilmesi parlak ışık veya kokular tetikleyici olabilir. Çikolata yeme isteği, gerginlik, neşelilik veya depresyon haberci belirti olup tetikleyici zannedilir. Tetikleyiciler her zaman atağa yol açmaz veya daha hassas olabilir. Hava ve sıcaklık değişimleri, parlak ışık, keskin kokular, yüksek rakım migreni ortaya çıkabilir.  Düzenli egzersiz, düzenli beslenme, düzenli uyku, alışkın olunan günlük aktivite devamı, genel sağlık kurallarına uyma migreni azaltır” şeklinde konuştu.