Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Belda Dursun, kronik böbrek hastalığının belirti vermeden ilerleyen sinsi bir hastalık olduğunu söyledi. 
Son yıllarda kronik böbrek yetmezliği tüm dünyada adeta bir salgın şeklinde giderek artış göstererek ciddi bir sağlık sorunu haline gelirken bu hastalığın önemine dikkat çekmek için her yıl Mart ayının ikinci Perşembe günü ’Dünya Böbrek Günü’ olarak kutlanırken, PAÜ Hastanesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Belda Dursun, böbrek hastalığını şeker hastalığının yüksek tansiyonun tetiklediğini belirtti. Prof.Dr. Dursun, "Kronik böbrek hastalığı çoğu kez hastalık son aşamaya gelene dek fark edilmemektedir. Bunun nedeni erken evrelerde hemen hemen hiç belirti vermemesidir. Halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, geceleri daha sık idrara çıkma, kaşıntı, konsantrasyon bozukluğu, göz çevrelerinde ve ayak-bacaklarda şişlik yakınmaları belirtilerinden bir veya birkaçına sahip olan kişilerin böbrek hastalığı açısından araştırılması gerekir. Hastalığın sinsi seyretmesi erken tanı konulmasını da zorlaştırmaktadır. Bu nedenle böbrek hastalığı tanısı ancak bireylerde düzenli sağlık taraması yapılarak konulabilir" dedi. 
Böbrek hastalığı açısından yüksek risk oluşturan gruplar arasında şeker hastaları, hipertansiyonu olan hastalar, obezitesi bulunan kişiler, sigara içenler, 50 yaşın üzerindeki bireyler, idrar tetkikinde kan veya protein atılımı tespit edilenler, ailesinde diyabet, hipertansiyon veya böbrek hastalığı olan bireylerin yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Belda Dursun, "Erken teşhis ve tedavi edilemeyen kronik böbrek hastalığı son dönem böbrek yetmezliğine ilerlemekte ve diyaliz ve böbrek nakli gündeme gelmektedir" diye konuştu.
Kronik böbrek hastalığı olan veya bu açıdan yüksek risk taşıyan kişilerin böbrek fonksiyonunu koruması gerektiğini kaydeden Prof.Dr. Dursun, "Böbrekler için risk taşıyan ilaçlar (bazı antibiyotik ve ağrı kesici ilaçlar) kullanılırken, tanı ve tedavi amaçlı girişimlerde böbrek fonksiyonlarının hekim tarafından izlenmesi ve koruyucu önlemlerin alınması çok önemlidir. Böbrekler, vücudumuzdaki diğer organlar arasında boyutuna kıyasla çok daha fazla kanlanma özelliğine sahiptirler; bu nedenle özellikle riskli kişilerde, herhangi bir enfeksiyon, böbreklere zararlı olabilecek ilaç veya madde alımından ileri derecede etkilenirler. Söz konusu durumlarda su alımında da azalma olması bu olumsuz yönde etkilenmeyi daha da arttırabilir" ifadelerini kullandı.
Kronik böbrek hastalığının önlenmesinde toplumun tüm katmanlarına önemli sorumluluklar düştüğünü kaydeden Prof.Dr. Dursun sözlerini şöyle tamamladı: 
"Özellikle çocukluk ve gençlik dönemindeki bireylerde hipertansiyon, şişmanlık ve diyabet hastalığının önlenmesi son derece önemlidir. Aşırı tuzlu ve yüksek kalorili beslenme şeklinin terk edilmesi, kilo kontrolünün sağlanması, daha sağlıklı beslenme yöntemlerinin ve düzenli egzersizin bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi, düzenli sağlık kontrollerinin yaptırılması gelecek nesilleri kronik böbrek hastalığından korumak açısından önemlidir. Böbrek hastalıkları konusunda toplum olarak farkındalığımızın arttırılması kronik böbrek yetmezliğinin önlenmesi konusunda atılacak en önemli adımdır."