İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Adem Meral tarafından yürütülen Gezi olayları ilgili soruşturmada Adnan Keskin’e “Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak” suçlaması yöneltildi.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Denizli Milletvekili Adnan Keskin, şunları söyledi, “ 50 yıldır siyasetin içindeyim. Hiç bir zaman demokrasi dışı özlemlerin içinde olmadım.Tüm siyasi yaşantım demokrasi ve hukuk mücadelesi içinde geçti.Ergenekon ve Balyoz davalarında sanal kanıtlarlar ve gizli tanıklarla iddianame hazırlayıp insanların cezaevlerinde çürümesine neden olan zihniyetin küçük beyinli uzantılarının, uzaktan yakından ilgim olmayan olaylarla beni özdeş göstermeleri düzenin tepe noktalarındaki zavallı cücelerle dirsek temas halinde oldukları bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
Ben Türkiye’de demokratik başkaldırışın simgesi haline gelen Gezi olaylarını fikren destekledim. Ancak herhangi bir eylemin içinde olmadım. Hırsızlık ve yolsuzluk soruşturmaları karşısında suskun kalanların belli lobilerin iddialarını dikkate alarak fezleke hazırlamaları hem düşündürücü hem de hukuk adına vahim bir durumdur. Bu girişim, siyaset mazisinde en ufak lekesi bile olmayan bir siyasetçiyi itibarsızlaştırma çabasıdır. Demokrasinin ve hukukun temel değerleriyle ters düşürülmeye çalışılmam utanç vericidir” diye konuştu. 

ŞAŞKINLIK YAŞIYORUZ
Keskin, atfedilen suç karşısında şaşkınlıktan başka bir şey yaşamadıklarını belirterek, sözlerine şu ifadelerle devam etti, “ Beni tanıyanlar,hazırlanan bu fezleke karşısında şaşkınlık içerisindedir. Çünkü, Adnan Keskin adıyla çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçlaması, güneşi balçıkla sıvamak çabasından farksızdır.Türkiye, demokrasi ve hukuk açısından zor ve kritik bir süreçten geçmektedir.Bugüne kadar yaşadığımız ve toplumun vicdanını derinden yaralayan olaylar ve davalar, bizleri asla yıldırmayacaktır.Toplumlar, demokrasiyi ödediği diyet ölçüsünde yaşatabilir ve ayakta tutabilirler.Hukuk da ancak demokrasi mücadelesiyle korunabilir.
Bilinmelidir ki,ülkemize demokrasi ve hukuk diye dayatılan ancak belli odaklara hizmet eden bu sistem mutlaka çökecektir.Ancak yaşananlar, Türkiye’nin utanç yılları,demokrasi ve hukukun kara bir lekesi olarak tarih kitaplarında yerini yer alacaktır.”