Öyle ses getirdi ki bugün yerel bir gazete de olayın vehametini görerek haberin bir benzerini manşete taşıdı. Haber merkezimize gelen telefonlar ve ardı arkası kesilmeyen yorumlar. Yapılan eleştirilere söylenecek tek şey ‘eleştiriler velinimetimizdir’ şeklinde düşünmek oldu. Haber analizinde oluşturmak istemediğim bir algı ortaya çıktı. En son yaşanan intihar hadisesinin tek müsebbibi öğretmeniymiş algısı oluştu.

Amacımız kesinlikle hayatını kaybeden öğrencinin öğretmenlerini direk suçlamak değil. Asıl amaç yaşanan bu intihar olaylarında çocukların yaşadığı bunalımı atlatabilmeleri için öğretmenlerin de desteklerinin gerektiği. Bir öğretmenin, sadece okul hayatında değil, sosyal hayatında da öğrencisinin yanında olabilir bilincini uyandırmak. Bugünkü bir habere göre de Denizli, ülkemizde yaşanan intihar olaylarında 21. Sırada. Bu sıralama şehrimiz için vahim bir durum.

Belirli bir yaştan sonra aile çocuğa çok müdahale edemez duruma geliyor. Bu duruma ister ergenlik deyin isterseniz başka bir şey, ama böyle bir gerçek var ortada. Bu süreçte çocukları etkileyen çevre unsuru devreye giriyor. Bu çevrede okul, arkadaşlar ve medya unsurları. Dün ele aldığımız ve üzerinde durduğumuz etken okul unsuruydu. Her ne kadar eğitimciler tepki göstermiş olsa da bu gerçek değişmez. Çocukları bu tür olumsuz vakalara iten sebepler neler? Öğretmenler, veliler, yöneticiler, STK’lar ve biz medya mensupları olarak neler yapabiliriz bunları paylaşmaya devam edeceğiz. Sadece dün sırasını eğitimcilerin savdığını düşünelim daha sırasını savmaları gerekenler de yolda.