Denizli'nin meşhur horozlarının yanında güvercinlerine de paha biçilemiyor. Dolapçı, Azman, Tokur ve Katal denilen dört cins güvercin ırkı, dünyada sadece Denizli ve çevresinde yetiştiriliyor. Bu güvercinler, meraklıları haricinde horoz kadar tanınmıyor. Güvercin yetiştiriciliği ile hobi şeklinde uğraşanların arasında eğitim seviyesi, makamı ve unvanı yüksek kişiler de olması dikkat çekiyor. Güvercin yetiştiriciliğini birkaç nesildir yapan ailelerin bulunduğu yörede, bu ilginin Selçuklulara kadar gittiği tarihi kabartmalarda görülüyor. Denizli-Afyonkarahisar karayolu üzerindeki Akkale'nin hemen girişinde yer alan, 1253 yılında Anadolu Selçukluları tarafından yaptırılan Akhan Kervansarayı'nda, günümüzde yetiştirilen güvercin cinslerinin figürlerine rastlanıyor. Güvercin yetiştiriciliği, bir stres atma aracı ve hobi olduğu kadar bilinçli yapıldığında para kazanılabilen bir sektör. Yetiştiricilerin anlattığına göre bu işe tiryaki derecesinde ilgi duyan kimseler de bulunuyor. Öyle ki havada iyi takla atan bir çift güvercine, otomobil veya arsa teklif edenler olabiliyor. Bu cazip tekliflere rağmen güvercinini satmayan kişiler de çıkıyor.

Evinde güvercin yetiştiren İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Denizli Şube Başkanı ve Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayri Ün, Türkiye’de neredeyse her ilde, dünyada sadece orada bulunan güvercin ırkları olduğunu söyledi. Ün, “Isparta’da Oynak, Burdur’da Bıyıklı, Manisa’da Hünkari dediğimiz, Osmanlı padişahlarının geliştirdiği bir ırk var. Konya’da Selçuklu, Trabzon’da Trabzon Çembercisi denen ırklar. Bu ırkların büyük çoğunluğu sadece o ile has. Denizli’de de bizim tespit ettiğimiz dört endemik güvercin ırkı Dolapçı, Azman, Tokur ve Katal’dır.” dedi. Denizli Güvercin Evi Derneği’nin internet sitesinde güvercinleri tanıttıklarını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ün, “Bu işe ilgi duyan yabancılar, elimizde bu tür güvercin olamayacağına dair email atıyorlar ancak sonra gelip görerek ikna oluyorlar. Türklerin Selçuklular döneminden bu yana Osmanlılar'da devam eden, güvercinlerle çok ciddi bağlantıları var. Akhan Kervansarayı’ndaki figürle bizim beslediğimiz Dolapçı ırkının vücut yapısı, görüntüsü ve çizgilerinin çok benzeştiğini gördük. Bunu sanat ve biyoloji tarihçilerimizle görüştük, araştırmaya başladık. Mesela Bora Vasic adlı bir Sırp, güvercin yetiştiriciliğini anlatırken, ‘Bize güvercin ırkları, özellikle havada performans gösteren ırklar, Kosova’nın fethinden sonra Türkler tarafından getirildi. Bize bu kuşları getiren kişiler vali, paşa ve asker gibi üst düzey kişilerdi.’ ifadelerini kullanıyor.” diye konuştu.

‘DENİZLİ'NİN HOROZU GİBİ GÜVERCİNLERİ DE KORUMA ALTINA ALINMALI’

Güvercin isimlerinin ve terimlerinin çoğunun Türkçe olduğunu, yabancı dillere de Türkçeden bozma kelimelerle girdiğini anlatan Hayri Ün, “Bir güvercin cinsine biz ‘Arap’ deriz, onlar da ‘Arap’ der. Biz 'beyaz' diyoruz, Sırp ve Yunanlılar ‘beaz’ diyor. Biz ‘bakari’, onlar bakarac, biz ‘dolapçı’, onlar ‘dolapçın, dolapçıl, dolavcı’ derler. Bir güvercin ismine ise ‘ladika’ diyorlar. Selçuklular döneminde ilk Türkler Denizli'ye yerleştiğinde Laodikya var. Buradaki beyliğin ismi Ladik Beyliği. Bugün güvercine ‘ladika’ diyorlar.” dedi. Denizli’de çok ciddi güvercin kültürü ve bilgisi olduğunu belirten Ün, “Biz bu güvercinlerin, Denizli horozu gibi koruma altına alınmasını istiyoruz. Dernek olarak kayıt altına almaya çalışıyoruz. Şehirleşme artıkça Türkiye’nin dört bir yerinden kuşlar geliyor, kırmalar başlıyor. Bunların içinde yerli ırklar kaybolmaya başlıyor. Güvercin yetiştirmek özen istiyor. Üniversite hocalarımızdan çalışmak isteyen olursa kümesleri sonuna kadar açmaya hazırız.” şeklinde konuştu.

GÜVERCİNLERİNİ OTOMOBİL VE ARSAYLA BİLE DEĞİŞMİYORLAR

Kuyumcu İskender Damgacı da güvercine ilgisinin bir kültüre dayandığını, çocukluğunda Denizli’de neredeyse her iki evden birinde güvercin olduğunu belirtiyor. Damgacı, “Güvercinlerle profesyonel anlamda 11 yaşında uğraşmaya başladım. 6 yaşında güvercinim vardı. Güvercinle uğraşanlar, kendisini güvercinde bulur ve görür. Güvercinlerde bir aile hayatı vardır. İyi bakılıyorsa sizinle bir iletişime geçerler. Sahiplerini bilirler. Bunun genetiğiyle ilgilenmek gerekli. İyi güvercin genellikle hassas insanlardır.” ifadelerini kullandı. Güvercin yetiştiriciliğinin ekonomik bir iş, Avrupa’da bir sektör olduğunu vurgulayan Damgacı, sözlerine şöyle devam etti: “Bir çift güvercin için ortalama 4 metrekare alan ideal olur. Güvercin salınımlarında havalandırmaya dikkat edilmeli. Kuru ortam beslenmeleri çok önemli. Bazı arkadaşlarımız var, bir yıl içinde 40 bin lira biriktirmiş. Güvercinlerine araba teklif edilmiş arkadaşlarımız var. Güvercine maddi değer kabul etmeyen arkadaşlarımız çoktur. Araba veya iyi kötü bir arsa teklif etme olayları yaşandı. Arkadaşlarımız güvercini tercih eder, o anahtarı almaz.”

Güvercinlerle ilgilenmenin herkesi farklı farklı dinlendirdiğini söyleyen İskender Damgacı, “Bedenen ve zihnen dinlenen arkadaşlarımız var. Ben zihnen dinleniyorum. Bunun farkında olan eşim ve çocuklarım da anlayışla karşılıyor. Bütün arkadaşlarımın istediği budur zaten. Her birimiz, sakinleştirici almaktansa güvercinlerimizle 15 dakika geçirmeyi tercih ederiz.” dedi.