Denizli genelinde sadece altı ilçesindeki 55 işletmede bulunan toplam 6 bin 300 baş keçi ve tekeden alınan kanlar, Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Ziraat Fakültesi laboratuvarlarında incelenerek, DNA'larından babaları tespit edilecek. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından koordine edilen, "Halk Elinde Hayvan Islahı Ülkesel Projesi" kapsamında başlatılan çalışmanın tanıtım toplantısı, Denizli Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü'nde yapıldı. Toplantıya İl Müdürü Sezgin Kutlu, ADÜ Ziraat Fakültesi Zeotekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Cemal, Denizli Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Öner ve kıl keçisi yetiştiricileri katıldı.
Toplantıdan önce ildeki hayvancılık hakkında bilgi veren İl Müdürü Kutlu, "Denizli'de 600 binin üzerinde hayvan varlığına ulaştık. Küçükbaşta hayvan varlığı çok önemli. Ülkemizde et arzında bir sıkıntı var ama küçükbaş tüketimi de az. Bakanlık olarak, küçükbaş tüketimini teşvik ediyoruz. Yüzde 10'lar seviyesinde; bunu mutlaka yüzde 25-30'a arttırmamız lazım." dedi.

CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK PROJESİ

Prof. Dr. Cemal ise kıl keçilerine uygulanacak babalık tahlilini, cumhuriyet tarihinin en büyük projesi olarak değerlendirdi. Cemal, "Babalık testi, biliyorsunuz insanlarda da yapılıyor. Aynı şekilde DNA'ya dayalı olarak hayvanlarda da gerçekleştirebiliyoruz. Burada da tabii ülkemizde hayvanlarda uygulanmıyordu. Kıl keçilerinde ilk defa babalık testi yaptık. Burada Tarım Bakanlığı desteğiyle ıslah projesi yürütüyoruz. Islah projesinde hayvanların ebeveynlerini, özellikle babalarını bilmek, soylarını takip etmek çok önemli. Damızlık seçerken biz bu bilgileri kullanıyoruz. Bu amaçla işte buradaki yetiştiricileri organize ettik. Bunlar elde aşım dediğimiz, belli teke ile belli keçiyi çiftleştiriyor ve bunları kaydediyor ama bizim sürekli yetiştiricinin çiftliğinde olma şansımız yok. Teknik elamanımız var, o takip ediyor. Biz bunları test edelim dedik. İşte yetiştiricilerimiz bunları yıllardır yapıyor ama hangi doğrulukla yapıyor? Acaba bir hata yapıyorlar mı? Bir art niyet var mı? Bu amaçla biz hem tekelerden kan örnekleri aldık, hem de bunların yavrusu olan oğlaklardan örnekleme yöntemiyle kan aldık. Bunları üniversitemizde oluşturduğumuz Tarımsal Biyoteknoloji ve Gıda Güvenliği Uygulama ve Araştırma Merkezi, orada 11 tane laboratuarımız var, bunlardan dördü moleküler genetiğe yönelik, orada biz bunları test ettik ve yetiştiricilerimizin kayıtlarının büyük oranda doğruluk gösterdiğini ortaya koyduk." dedi.

İSRAİL'DE SIĞIRLARIN YÜZDE 10'UNUN BABASI BELLİ DEĞİL

Denizli'de "elde aşım" yöntemiyle dört tahlil yaptıklarını ifade eden İbrahim Cemal, "Diğerlerini de önümüzdeki yıllarda yapacağız. Bunlarda özellikle elde edilen sonuçların doğruluğu, yüzde 90 ile yüzde 100 arasında; bir yetiştiricimizde yüzde 100. Bu, dünya standartlarının da üzerinde olan bir başarı. Mesela hayvancılık anlamında baktığımız zaman sığırcılıkta dünyada en ileri İsrail. İsrail'de her şey dört dörtlük yapılıyor diye düşünüyoruz. Bir test yapıyorlar örnek alıp, babaların yüzde 10'u yanlış kaydedilmiş sığırcılıkta. Hattâ sığırcılıkta çok daha kolay, keçi ve koyuna göre, çünkü keçi çok zor koşullarda yapılıyor. Bizim yetiştiricilerimiz gerçekten çok kısa sürede projeyi benimsediler, çok düzgün bir şekilde işlerini yapıyorlar." diye konuştu.

Yetiştiricilerin, teke seçerken dış görünümüne göre bakıp karar verdiğini belirten Prof. Dr. Cemal, bunun yanlış olduğunu vurguladı: "Adamın biri, verimsiz bir hayvanı çok iyi besleyip çok iyi bir hale getirip iyi bir şekilde pazarlayabilir. Diğer taraftan genetik olarak çok iyi olan bir hayvana bakmazsanız kötü görünümlü olur, hiç kimse istemez ama bizim bunu genetik olarak ortaya koymamız lazım. Diyelim ki 10 tane teke var, bunların hangisi iyidir? Tipine bakarak bir karar verirsiniz ama bununla tutturma şansınız çok yüksek değildir. Bunun takip yolu, yavrularına bakarız. Teke süt veremez ama kızları süt verir. Her tekenin 10-20 tane kızının süt verimini ölçersek, ona göre hangi tekenin süt verimi yüksekse o en iyidir."

Birlik Başkanı Öner ise eskiden tekeleri sürünün içinde gezdirirken şimdi yanlarına geceleri bıraktıklarını anlattı. Öner, şunları kaydetti: "Eskiden bu ırklar yok oluyor, bu şekilde takip olmuyordu. Nasıl akraba evliliği varsa hayvancılık da buna benzer. Dört beş yıl aynı koç bırakılıyordu. Şimdi bunlar kalktı, bunlar bilinçli yapılıyor." Devletin, kıl keçilerine karşı eskiden uyguladığı yanlış politikalardan geri döndüğünü belirten Hasan Öner, "Kıl keçisinin elinde balta, ağzında kibrit yoktur. Bunlar yanlış politikalar, eski yönetmeliklerden gelen uygulamaydı. Kıl keçisinin sütü, organik anne sütüne en yakın ve eşdeğerdir. Bırakın yasağı, şu an serbest olduğu gibi destekleme de veriliyor." dedi.