Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Denizli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Özer, TOBB’u temsilen Aydın’da 2.’si düzenlenen Tarım Gıda ve Hayvancılık Fuarı’na katıldı. 

21-24 Kasım 2013 tarihlerinde ASTİM Organize Sanayi Bölgesi’nde gerçekleştirilecek fuar için bir açılış töreni düzenlendi. Törende konuşan Başkan Özer, Türkiye’nin pek çok bölgesini gezdiğini özellikle TOBB yönetim kuruluna seçildikten sonra, M. Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikte farklı şehirlere gittiklerini dile getirerek, “Gördüğüm şu; biz bölge olarak, Aydın olarak gerçekten çok şanslıyız. Türkiye ile kıyasladığınızda müthiş bereketli bir coğrafyamız var. Denizimize, turizm imkanına, limana yakınlığa hiç girmeyeceğim. Sadece tarım ve hayvancılık alanında bile müthiş bir varlığımız var. Bakın Aydın topraklarının yarısı ekilebilir alan. Bu alanın da yarısı sulanabilir. Hem toprak verimli, hem de iklim çok müsait. Türkiye’nin ihraç ettiği incirin yüzde 65’ini Aydın üretiyor. Türkiye’deki zeytin ağaçlarının yüzde 23’ü de burada. Hayvancılık da giderek gelişiyor. Yatırımlar arttı. Aydın organik tarım üssü olma hedefini önüne koydu. 28 olan organik ürün çeşidi 70’e ulaştı. Şimdi jeotermal seracılık ile 11 ay üretim yapılabilecek. Bütün bunlar sizlerin eseri. Emeğinizin, çalışmanızın, alın terinizin eseri.” dedi.

Konya büyüklüğündeki Hollanda’nın tarım ve hayvancılık ürünü ihracatından 50 milyar dolar para kazandığını hatırlatan Başkan Özer, “Peki Hollanda’nın 19 katı büyüklükteki, bir tarım ülkesi olan Türkiye’nin kazancı ne? 12 milyar dolar. Evliya Çelebi Aydın’ı tarif ederken ‘dağlarından yağ, ovalarından bal akan yer’ der. Bu aynı zamanda sağlık, bolluk, bereket demektir. Yani Allah toprağı suyu vermiş, al kullan demiş. Buna rağmen çok çalışıyoruz, ama az kazanıyoruz. Burada bir yanlışlık var. Halbuki tarım eskisi gibi bir geçim kaynağı değil, en büyük kazanç kapısı. Bakın insanlar petrolsüz yaşayabilir ama gıdasız yaşayamazlar.  Şu an dünya öyle bir noktaya geldi ki gıda sektörü en stratejik sektör oldu. Bakın 2012 yılında fiyatı en çok artan 5 emtianın 2’si gıda ürünü. Çünkü 1950 yılından beri dünya nüfusu yaklaşık 3 kat arttı. Nüfus her yıl ortalama 70 milyon kişi artıyor. Yani her yıl dünyaya bir Türkiye ekleniyor. Hepsinden daha önemlisi orta sınıfa mensup insan sayısı son 10 yılda sadece Asya’da 500 milyondan, 2 milyara çıktı. Bu şu demek; bu insanlar şehirleşiyor. Gıda üreticisi olmaktan çıkıyorlar ve tamamen tüketici haline geliyorlar. Ne yazık ki biz yıllarca tarım ve hayvancılığa stratejik bir sektör olarak bakmadık. Çok şükür son dönemde ülkemizde bu alanda yeni bir bilincin geliştiğini görüyoruz. Şimdi tarımın ve hayvancılığın önemini anladık. Ama bu sefer de bu sektörden hakkıyla para kazanmayı beceremedik. Tabiri caizse çok değerli bir madenin üzerinde oturuyoruz ama ekmeğini yiyemiyoruz.” şeklinde konuştu.
Özer, bütün dünyanın ölçek ekonomisine geçtiği, büyük oyuncuların küçükleri egale ettiği bir dönemde tarlaların bölündüğünü belirterek, “Dünya teknolojilerini, yenilikleri takip etmemişiz. Komşumuz ne yaptıysa onu yapmışız. Babamızdan ne gördüysek aynı usul devam etmişiz. Ne yapsam çok kazanırım, pazarda neye ihtiyaç var diye düşünmemişiz. Yani özetle hem ölçekte kaybetmişiz. Hem de biz işin sadece ameleliğini yapmışız. Parayı başkasına kazandırmışız. Şimdi bu işi hızla tersine çevirmemiz gerekiyor.  İşte bugünkü fuar bu yüzden çok önemli. Tarım ve hayvancılık teknolojisini takip etmek, yeni ürünler ve pazarlama yöntemleri hakkında vizyon sahibi olmak için çok önemli bir fırsat. Fuar oldukça etkili olmuş ki, bu sene katılımcı sayısı geçen yıla göre çok daha fazla. Tarımda bugün ne olup bittiğini daha iyi anlamak için çok yakın bir coğrafyaya, İsrail’e bakmak yeterli. Bakın İsrail’i örnek veriyorum çünkü kuru toprağın ortasında tarım ülkesi olabilmeyi başarabilmiş, bu işin teknolojisinde dünya liderliğine oynayan bir ülke. İsrail’de “tarımın neredeyse tamamı, çiftçilerle araştırmacıların işbirliğiyle yürütülen araştırma ve geliştirme faaliyetlerine dayanıyor. Yeni bulguları yaymaya yönelik, iyi kurulmuş bir hizmet sistemi sayesinde, araştırma sonuçları deneme ve uygulama için hemen tarlaya aktarılıyor. Çıkan problemler de çözüm için anında bilim insanlarına ulaştırılıyor. Geliştirdiği teknolojiler sayesinde, tarımda üretkenliğini yükseltebiliyor. Bu sayede Avrupa ve Amerika’nın kış pazarlarında rekabet edebilecek ürünler yetiştirebiliyor. İşte bu yüzden İsrail süt inekleri süt üretiminde dünya şampiyonudur.” dedi.
“Şimdi Aydın’ın yapması gereken, ürünlerinin, nasıl daha fazla kazanacağını sanayi ürününe dönüştüreceğinin yol haritasını çizmektir.” diyen Özer, şöyle konuştu: “Bu anlamda önemli bir fırsatımız da var. İzmir’in hemen yanında teşvikte ikinci bölgedeyiz. Borsamızın ve Odamızın ciddi birikimi var. Ziraat odamız hakeza. Bunları kullanmamız gerekiyor. Üniversitemizi kullanmamız gerekiyor.” 

Markalaşmanın önemine de değinen Özer, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu devrin tüketim anlayışı marka. O yüzden ürünü ne kadar kaliteli üretirsek üretelim marka yoksa para yok. Çok çalışır, az kazanırız. Ülkemiz az kazanır. Şimdi Aydınlılar bana lütfen kızmasın. ‘bizim incirimiz marka’ diyoruz. Elbette marka ama kafamızdaki marka imajını değiştirmemiz lazım. Marka konusunda da vizyonumuzu genişletmemiz lazım. Ben biliyorum, sen biliyorsun bence bu marka değildir. Marka şudur: Bugün New York’ta, Paris’te, Moskova’da sokağa çıkın İsviçre çikolatası deyince herkes bilir mi? Bilir. İşte marka budur. Eğer marka olacaksak bugün Aydın İnciri deyince New Yorkta, Pariste, Şangayda sorunca herkesin bilmesi gerekiyor. İşte parayı o zaman kazanacağız. Ülkemiz o zaman kazanacak. Ben bunu yapacağımıza inanıyorum. Doğru yolda olduğumuzu, ilerlediğimizi görüyorum. İnşallah bunu başardığımızda 2023 yılında da dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacağız. Bunu da biz yapacağız. İş adamlarımızla, iş kadınlarımızla birlikte bu camia yapacak. Bu duygu ve düşüncelerle fuarımızın hayırlara vesile olmasını diliyor, Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”