- Selçuk Yöntem'in yarışmada size ailenizle ilgili soru sorması eleştirildi. Siz de keşke sormasaydı dediniz mi içinizden? 
- Selçuk Bey, hayatta gördüğüm en hoş ve nazik insanlardan biri. Benim nezdimde çok iyi, düzgün ve kibar bir insan. Açıkçası bu soruyu beni sıkıştırmak ya da durumdan faydalanmak amacıyla sormadığını biliyorum. Zaten 2007'de hakkımda çıkan bir haber var.Ekranda da adım soyadım yazıyor. Doğruyu söylemeyip de ne yapsaydım, yalan mı söyleseydim? Ayrıca benim bu durumla yüzleşmem gerekiyordu. Çünkü okulumda ya da arkadaş çevremde insanlar benim geçmişimi bilmiyordu. Televizyondan öğrendiler.

- Nasıl bir yüzleşme bu?
- Ekranda bunu söylemek benim için de bir eşik noktasıydı açıkçası. Çünkü insanlar geçmişimi öğrenip ya beni yargılarsa diye hep bir kaygım oldu zaman içerisinde. Bu anlamda o soru ve verdiğim cevap hayatımın akışını değiştirdi. 

- Nasıl?
- Bu durumla ekran karşısında yüzleştim. Evet zordu ama yüzleştim. Başım dik. Artık herkes, her şeyi biliyor ve yargılanma kaygısıgütmüyorum. Ben artık bu durumu aştım ve yaşadığım her şeyi kendi içimde affettim. Kendi durumumla tamamen barışığım. Sonuçta bu benim hikayem ve bu hikayenin kahramanı da benim. Bunu söyleyip söylememek de benim kararımdı. Ve açıkçası kendi hikayemle gurur duyuyorum. 

- Bunu mu göstermek istediniz?
- Evet. Çünkü tabii ki büyük acılar yaşadım, sıkıntılar çektim ama nihayetinde suça sürüklenen bir çocuk olmadım, hırsızlık yapmadım, istismara uğramadım. Hikayemi paylaşmak istedim çünkü yaşadıklarımın benim gibi olan insanlara ilham vereceğinidüşündüm.








GİTTİKÇE KAYBOLUYORDUM SİLKİNİP KENDİME GELMEYE KARAR VERDİM

- Çok büyük bir acı yaşayıp, hayatta tek başına kalıyorsunuz. Ama sonra kendi ayaklarınız üzerinde durmayı başarıyorsunuz. Açıkçası ilham verici bir yaşam hikayeniz var. Siz bu hikayenin kahramanıolmayı nasıl başardınız?
- Lise 1'in yaz tatilindeydim. 16 yaşındaydım ve bir sabah uyandım, annemi ölü buldum. Benim için büyük bir şoktu. Ne yapacağımı bilemedim. Çok zordu. Ailemin tek çocuğuydum, onların gözbebeğiydim, babasının bir tanesiydim. Tek başına kalmıştım hayatta. Çok üzüldüm, sarsıldım. İlk önce anneannemin yanına yerleştim. Ama o da çok üzgündü. Neticede kızını kaybetmişti. Birbirimizi olumsuz etkilememek ve benim biraz kendimi toparlamam için, öğretmenlerimin önayak olmasıyla anadolu lisesinin yurduna yerleştirildim. Orada altı cıvıl cıvıl kız benibekliyordu.

- Akranlarınızın size yaklaşımı nasıl oldu?
- İlk başlarda arkadaşlarımdan çok utanmıştım. Acaba beni yargılayanlar olur mu diye düşünüyordum. Yapanlar da oldu "Sen zaten bir katilin kızısın" diyenler çıktı. Çok üzgün bir yıl geçirdim. Lise 2'yi tamamen sınıfın en arka sırasında oturup camdan dışarıyı izleyerek geçirdim. 

- Peki ne zaman mücadele etmeye karar verdiniz?
- Şunu fark ettim: Eğer böyle devam ederse ben kaybolacağım. Çünkü lise 1'i takdir ile geçmiştim. Lise 2'yi ise hocaların yardımıyla ancak geçebilmiştim. 365 günüm boşa geçmişti. Oturdum düşündüm, Silkinip kendime gelmeye karar verdim. 

- Ne yaptınız?
- Üniversiteye gitmem gerekiyordu. Kendime hedef koydum. Tekrar ders çalışmaya başladım. Hem de deli gibi. Ama üniversiteye hazırlanırken dersaneye de gitmek istiyordum. Denizli'de bir deneme sınavında beşinci oldum. Bu başarımdan dolayı ücretsiz dersaneye gittim. Anne tarafım, öğretmenlerim, arkadaşlarım ve birkaç aile hem maddi hem de manevi olarak çok yardımcı oldu bana.





SEVGİYE İHTİYACIM VARDI, YALNIZ KALMIŞ BİR ÇOCUKTUM

- Neden anaokulu öğretmeni olmak istediniz? 

- Çünkü o dönem büyükleri ve onların dünyasını, çok kötügörüyordum. Sevgiye ihtiyacım vardı. Hayatta yalnız başına kalmış bir çocuktum. Ve çocuklarla ilgili bir şey yaparsam bu bana sevgi terapisi gibi gelir diye düşündüm. Öyle de oldu zaten. Üniversiteye başlayınca, çocukların dünyasıyla ilgili dersler aldıkça ne kadar çok doğru bir tercih yaptığımı anladım.

- Burslarla ve çalışarak mı okundunuz üniversiteyi? 
- Evet birkaç aile manevi olduğu kadar maddi destek de sağladı. Ama ben de çalıştım. Yeri geldi garsonluk yaptım, yeri geldi broşür dağıttım. Sonunda da okulumu bitirip işimi elime aldım.

- Mezun olup işe başlayınca ne hissettiniz, mesela ilk maaşınızla ne yaptınız?
- İlk maaşım bana çok büyük bir para gibi gelmişti. Çünküöğrenciyken çok az parayla geçiniyordum. İyi hissetmiştim. Sözlerim vardı insanlara onları tuttum. Ama ilk maaşımdan 10 TL'yi hâlâ saklarım.

PROGRAMDAN SONRA ÖĞRENCİLERİMLE KONUŞTUM

- Öğrencileriniz izlemiş mi yarışmayı, onların tepkisi ne oldu? 
- İzlemişler. Sınıftan içeri girdiğim zaman bir öğrencim "Öğretmenim babanız hapiste mi?" diye sordu. Bunu sorunca, onlarla konuşmam gerektiğini anladım. Bir de beni televizyonda görmeleri onların dünyasında büyük bir olay. Mesela bir öğrencim televizyonu öpmüş.






- Nasıl bir konuşma yaptınız çocuklarla? 
- Çocukları sınıfın ortasında topladım. "Çocuklar hiçbir şey değişmedi, ben aynı öğretmenim, siz de aynı çocuklarsınız. Ben sizi aynı seviyorum hatta düne göre daha çok seviyorum. Ama bazen özel durumlar olabilir. Bunu da büyüyünce konuşuruz" dedim.

- Bu özel durumun ne anlama geldiğini çocuklar anlayabildi mi acaba?
- Şöyle anlatayım. Engelli bir öğrencim var, çocuklar farklılıklara alışsın diye bu engelli öğrencimle sürekli diğer çocukları etkileşim içerisine sokuyorum. Onlara "Bakın çocuklar, bu arkadaşınızın özel bir durumu var fakat bunu ona söylemememiz gerekiyor. Çünkü o bu durumunu bilmiyor. Bu bizim aramızda sır" demiştim. Bu konuşmadan sonra engelli arkadaşlarına karşı çok duyarlı oldular. Birlikte boyama yapıyorlar, oyun oynuyorlar. Ona kesinlikle farklı davranmıyorlar. Bunun için özel durumun, çocuklarla benim aramda bir anlamı var. Ben de "Benim özel durumum var" deyince anladılar. Sonuçta bir sevgi ve saygı ilişkisi var aramızda.






KİMSENİN NE ANNEMİ NE BABAMI YARGILAMA HAKKI VAR

- Bu süreçte seni üzen şeyler oldu mu? 
- Bazı insanlar hiçbir şey bilmeden "Bir adam niye eşini öldürür ki demek ki kadın şöyle böyle" diye kimi yargılamalara girişmişler. Şunu söylemek istiyorum: ben yaşadıklarımı anlattıktan sonra ne anneme ne de babama haksızlık edilmesini istiyorum. Babam cezasını aldı. Zaten hiçbir şey de annemi geri getirmez. İnsanların ne babamı incitmeye ne de annem hakkında ileri geri konuşmaya hakkı var. Bu acı olayı ben yaşadım. Ben kendim bile yaşadıklarımlabarışmışken, affetmeyi öğrenmişken, annem hakkında yapılan kötü yorumları esefle kınıyorum.


AVM ORTASINDA EVLENME TEKLİFİ ALDIM

- Sokakta sizi tanıyan çıkıyor mu? 
- Çıkmaz mı? Alışveriş yaptığım marketi değiştirdim. Malum ailem nedeniyle gündeme gelince herkes soru sormak istiyor doğal olarak. Ve herkese açıklama yapmak zor oluyor. Ben de bir süre marketimideğiştirdim.
- Yarışmadaki performansınızdan, pozitif enerjinizden etkilenip sizinle tanışmak isteyen oluyor mu? 
- Oldu. Mesela iki gün önce bir AVM'nin ortasında hiç tanımadığım bir çocuk geldi, diz çöktü ve evlenme teklifi etti. Geçen gün kahve içerken bir grup lise öğrencisi gelip tanışmak istedi. Kimi teyzelerdurdurup "Kızım Allah yolunu açık etsin" diyor, dua ediyor. Bu durum bir yandan hoşuma gidiyor, bir yandan da ilginç geliyor. Bir köy okulunda çalışırken bir anda herkes seni tanımaya başlıyor. Tabii yarışmaya başvururken böyle bir amacım yoktu. Yani yaşadığımı tam adlandıramıyorum. Ama mutluluk veriyor. Bunun dasebebi insanlardan gördüğüm sevgi. Çünkü ben sevmeyi desevilmeyi de çok seviyorum.


BİR TÜRK NE YAPAR DİYE DÜŞÜNÜP CEVAP VERDİM

- Yarışma psikolojinizi nasıl anlatırsınız?
- Rahat bir insanım ama koltuğa oturunca öyle olmadı.Heyecanlanıyorsunuz. Spotlar üzerinizde. O an bildiğinizi bileunutabiliyorsunuz. Her soruda joker kullanmayı istiyorsunuz. Bir de ekrana yansımıyor ama diğer yarışmacılarla kuliste tanışıyorsunuz. Çok iyi insanlarla tanıştım. Çoğuyla hâlâ görüşüyorum.





- 125 bin TL kazandığınız son soruda telefon jokerinizi kullandınız ama verilen cevabın aksine başka bir şıkkı seçtiniz. Neden? 
- Soru şöyleydi: Apollo 11'in Ay'dan havalanmasını sağlayan şalter yanlışlıkla kırılınca Buzz Aldrin hangisini kırılan şalterin yerine kullanıp mekiğin Ay'dan havalanmasını sağlamıştır? Telefonda aradığım arkadaş diş fırçası seçeneğini söyledi. Fakat içimdeki ses tükenmez kalem olabilir dedi. Ben düz mantık yürütmeyi seviyorum, bir şekilde hayatta da bunun faydasını gördüm. "Bir Türk olarak bir şey bozulursa ne yaparız kalemi alır sokarız" dedim kendi kendime ve tükenmez kalemi seçtim. Riske girdim ve istediğimi de aldım.

BENİM ADIMA HEMEN FAKE HESAPLAR AÇILDI

- Adınıza kimi fake hesaplar da açılmış. Bu şaşırtıcı oldu mu sizin için? 
- Özellikle benim adımı kullanarak Instagram'da hesaplar açıldı. Bir tanesinin takipçi sayısı 15 bine ulaştı. Dikkat çekmek isteyen insanların yaptığını düşünüyorum. Ama bazıları benim yapmayacağım ahlaksız, paylaşımlar yapmaya başlayınca rahatsızoldum. Mesela birinde "Ailem yok, çok yalnızım, yardım edin" türünde duygu sömürücü paylaşımlar yapılmış. Ona kızdım ve adıma açılmış sahte bir hesap var, ahlaksız paylaşımlarda bulunuyor nasıl bu hesabı kapatabilirim diye yardım istedim. İnsanlar hesaptan şikayetçi oldular ve o hesap kapatıldı.

Kaynak: Sabah

Zekican Şenkaya