Beyağaç'ta ilkel şartlarda bölgede tek katran üreten işletmeye sahip aile, adeta her gün katrana bulanıyor. Yol yapımından plastik sanayine, sağlıktan ayakkabı yapımına kadar geniş yelpazede kullanım alanına sahip katranı ağaçlardan çıkarmak için ise yorucu bir maraton onları bekliyor. 

Beyağaç'ta yakın zamana kadar çam ağaçlarından katran üreten 4 işletme vardı. Ancak işin çok zor olması ve ilkel şartlar nedeniyle zamanla bu işletmelerden 1 tanesi ayakta kaldı. O işletmenin sahibi de Yılmaz ailesi. Aile ilk önce katranı çıkarmak için Orman Bölge Müdürlüğü'nün yıkılan, devrilen veya ormanın düzeni için kestiği ağaçların ihalesine katılarak şanslılarsa satın alıyor. Bu aşama tamamlandığında ana malzeme yani çam ağaçları katran ocağına yani ilkel şartlarda üretim yaptıkları işletmelerine getiriliyor. İlk yorgunluk kamyon üzerinden ağaçların indirilmesi ile başlıyor. O sırada katran ocağı odunlarla yakılıyor. Ocağın içerisinde bir kap daha bulunuyor. Ağaçlar buraya yerleştiriliyor ve ağzı hava almayacak şekilde kapatılıyor. Etrafında odunlar yandıkça kapalı kapta bulunan çam ağaçları ısıyla öz suyunu yani katranı dışarı atıyor. Damıtmayla elde edilen katran kaba yerleştirilmiş bir hortumla dışarıya varillerle aktarılıyor. 
7'den 70'e ailede herkesin çalıştığı katran ocağında bu süreç günler sürüyor. 
Emeğimizin karşılığını alamıyoruz ama...
Ailenin en büyük oğlu Hüseyin Yılmaz, "Katran ocağı işletmek çok zor. Aile boyu çalışıyoruz. Çünkü, kazanç yeterli değil. Bu nedenle kendimiz çalışıyoruz. İşlem çok zor olduğu için de katrana bulanıyoruz adeta.Süreç çok zahmetli. Zaten bölgede bizden başkada katran işi yapan kalmadı. Bizimde daha ne kadar götüreceğimiz belli değil. Ancak yapacağımız başka bir işimiz yok. Katran ekmeğimiz oldu bizim için. Tabi sağlığımız, üretimde yaşanan süreç çok sıkıntılı olduğu için etkileniyor. Ama ne yapalım Allahtan hayırlısı" dedi.