Alınan bilgilere göre, 25 askerin şehit olduğu Afyonkarahisar'daki patlamaya neden olan mühimmatın Alman menşeli savunma tipi el bombası olduğu ortaya çıktı. El bombalarının 1930'lu yıllarda imal edildiği iddia ediliyor. Monoblok denilen bu eski tip bombalarda fünye ve gövde birbirine monte edilmiş, patlamaya hazır halde tutuluyor. Bu el bombası patlatıldıktan sonra 36 parçaya ayrılıyor ve şarapnelleri 36 metreye kadar dağılarak bu uzaklıktaki hedefleri de etkileyebiliyor. Bu bombanın uygun muhafaza edilmemesi durumunda hassas olması nedeniyle vücut ısısıyla bile patlayabileceği belirtiliyor. Bombaların seri numaralarındaki ‘HGR DM 41' ibaresi, Almanya'da üretildiğini, ‘COMP-B' patlayıcı maddenin adını, ‘LOS' ibaresi ise bombaların NATO standardında üretildiğine işaret ediyor. Savunma tipi olan Alman menşeli bu el bombalarının bazı Ergenekon operasyonlarında da ele geçirildiği iddiaları basına yansımıştı.

Muhtar: Yoğun mesai vardı

Ataköy Mahallesi Muhtarı Muharrem Özdemir, depoda patlamadan önce denetleme yapılacağı için yoğun bir çalışma yapıldığını anlatttı. Özdemir, “Bizim kışla içerisinde su depolarımız var. Bu depolar güvenlik için orada ama köylüye ait. Komutanlar yaklaşık 1 hafta önce bana burada denetleme olacak, boya al bu depoları boyayacağız dediler. Ben de 20 kilogram boya alıp askerlere verdim. Denetleme yapılacağı için kışlada çok yoğun mesai vardı” ifadesini kullandı.

Şehit olan askerlerin fazla mesaiye kalarak sayım yaptığı depoda yılda 2 kez denetim yapıldığı öğrenildi. Depoda ocak ve mart aylarında Ege Ordu Komutanlığı tarafından denetim yapılıyor. Depo oldukça büyük olduğu için denetim hazırlıklarına 6 ay öncesinden başlandığı, bu nedenle haftada 3-4 kez gece mesaisine kalındığı öğrenildi. Susurluk'ta kapanan 44'üncü Mühimmat Depo Komutanlığı'ndan gönderilen bombaların sevkiyatının özellikle gece yapılmasına karar verildiği, monoblok gövde el bombalarının gündüz trafiğine girmesinin sakıncalı bulunduğu da ifade edildi.

Felakete yanlış istifleme mi yol açtı?

Mete Yarar (Güvenlik Politikaları Uzmanı-Özel Kuvvetler'den Binbaşı emeklisi): “Fotoğraflara baktığımız zaman ortadaki el bombasının diğerlerinden iki farkı olduğunu görüyoruz. Birincisi ortadaki bomba taaruz tipi. Diğer ikisi ise savunma tipi. Ortadaki bombayı diğerlerinden ayıran bir başka özellikle ise fünye tertibatının takılı olması. Sağdaki ve soldaki bombalarda bu tertibat yok. Benim fotoğraflardan gördüğüm ve araziye yayılan mühimmat görüntülerinden anladığım kadarıyla ortadaki el bombasının kazaya sebep olduğu anlaşılıyor. Ortadaki bombanın fünyeyle birlikte sandığa konması önceki akşamki yaşanan faciaya sebep olabilir. Çünkü bombanın çapı genişleyeceği için kutu içinde nizami istifleme yapılamaz. Bu durumda sandık içindeki bombalar birbirine baskı yapar bu baskı ise bir tanesinin fünye tertibatının harekete geçmesine sebep olacak güçtedir. Fünye tertibatı harekete geçtikten sonra da 6 ile 9 saniye arasında patlama gerçekleşir. Yanlış istifleme yüzünden sandık içerisinde patlamanın meydana geldiği olasılığını arttıran başka bir durum da söz konusu. O da şu; açık bir ortamda bir el bombası patladığında yanındaki başka bir el bombasını tetiklemez. Ancak bu patlama sandık içinde olursa yüksek basınç yüzünden diğer bombaları da tetikler ve sandıktaki tüm bombalar infilak eder. Ortaya çıkan alev ve basınç gücü bir depoyu bu şekilde tümden havaya uçurur. Hatalar zinciri nereden başlıyorsa araştırılmalı. Şayet yükleme Susurluk'ta yapılmışsa o birlikte soruşturulmalı.”