Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Denizli Şube Başkanı Necip Filiz, kentte lokomotif sektör olarak öne çıkan tekstil ve konfeksiyonun kümelenme modeliyle desteklenmesi ve teşvik edilmesiyle sektörünün önünün daha da açılacağını söyledi. Denizli’de istihdama en büyük desteği de tekstil ve konfeksiyon sektörünün verdiğini vurgulayan Filiz, “Dünyada Çin, Hindistan, İtalya, ABD gibi ülkeler kümelenme modelini denemiş ve başarılı olmuştur. Doğru bölgede, doğru sektörün, doğru bir şekilde gelişmesini sağlamak amacıyla sektörel ağ yapılarının oluşturulması ve devamında güçlendirilmesi amacında olan kümelenme modelinin tekstil ve konfeksiyonda Denizli’de de uygulanması, sektörün kalkınmasına büyük destek sağlayacaktır. Denizlili firmalara böyle bir desteğin verilme için dernek olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız” Dedi.

En hareketli sektör tekstil konfeksiyon

Denizli’nin sanayi yapısına bakıldığında hareketli, büyüyen tekstil ve konfeksiyon sektörünün dikkat çektiğini belirten MÜSİAD Başkanı Filiz, “Organize sanayi bölgeleri dahil olmak üzere, hem işletme sayısı hem de yaratılan istihdam bakımından tekstil sektörü, Denizli’nin lokomotifidir. Toplamda 880 adet tekstil işletmesi 33 bin 705 kişilik istihdamı ile sanayi belgeli işletmelerin toplam istihdamının yaklaşık yüzde 85’ini oluşturmaktadır. 1 Ocak - 31 Aralık 2011 tarihleri arasında Denizli’den tekstil ve hammaddeleri alanındaki kayda alınan ihracat 180 milyon 353 bin dolar, hazır giyim ve konfeksiyonda 1 milyar 98 milyon olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılında 157 ülkeye ihracat yapılmış olup, toplam ihracatın Yüzde 61,3’ ünü Almanya, İngiltere, A.B.D, İtalya, Fransa, İsrail, Suudi Arabistan, Hollanda, Yunanistan, Romanya oluşturmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracat geçen yılın Ocak – Aralık dönemine göre yüzde 23,81 artarak 1 milyar 292 milyon dolardan 1 milyar 599 milyon dolara yükselmiştir. Bu rakam toplam ihracatımızın yaklaşık yüzde 58,02’sini oluşturmaktadır.” Diye konuştu.

AR-GE’ye önem verilmeli

Özellikle tekstil sektöründe topyekün Ar-Ge seferberliğine ihtiyaç duyulduğunu ancak firmaların bunu ihmal ettiğini ileri süren Filiz, “Dünyada ekonomileri artık inovasyon, araştırma-geliştirme ve üretim-geliştirmeye ayırdıkları kaynaklara göre tanımlanıyor. Yoğun rekabetin yaşandığı sektörlerde de firmalar rakiplerinden bir adım önde olmak ve yenilik üretmek için Ar-Ge’ye eskisinden daha fazla önem vermesi gerekiyor. Türkiye'nin itici gücünü oluşturan, sadece istihdamla değil aynı zamanda da yarattığı artı değer ile ekonominin lokomotifi olan tekstil sektöründe de son yıllarda Ar-Ge çalışmaları hız kazanması bu bilincin ülkemizde yerleşmeye başladığının sevindirici bir göstergesidir. Ancak yapılanlar yeterli değildir. Tarihin derinliklerinden gelen bilgi ve birikimle çok kaliteli ürünler yapılabilen şehrimiz. Dünyanın tüm ülkelerine satılabilecek, çok çeşitli tekstil ürünlerini üretebilecek donanıma sahiptir” diye konuştu.