İşgücü Maliyetleri Artıyor, Verimlilik Azalıyor
 
Toplantıda, TİSK araştırma servisi verilerine göre 2014 yılı Çalışma İstatistikleri ve İşgücü Maliyeti sonuçlarını değerlendiren DSO Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Keçeci, “Brüt ücret üzerinden yapılan ve devlete giden kesintilerin yükselmesi nedeniyle iş verenin ödediği brüt giydirilmiş ücret gerçek olarak artarken, işçinin eline geçen net giydirilmiş ücret gerçek olarak azalmış.” dedi.
 
Ekonominin uluslararası rekabet gücünü, kısa vadede döviz kuru ve işgücü maliyeti, uzun vadede verimlilik belirliyor diyen Keçeci, “Her ne kadar 2014’te döviz kurları hızla yükselmiş ve TL’nin değeri düşmüş ise de, Türkiye ekonomisinin ve sanayiinin uluslararası rekabet gücü artmamış, azalmış.  Bunun nedeni, sanayi üretiminin ithalata bağımlı olması, döviz kurları arttıkça ithal girdilerden dolayı üretim maliyetlerinin de yükselmesidir.  TL bazında işgücü maliyetinin de yaklaşık enflasyon oranı düzeyindeki artış seviyesini koruduğu anlaşılmaktadır.  Verimlilik ise ülkemiz ekonomisi genelinde azalmış, sanayi sektöründe yerinde saymış. 2014 yılında ekonominin verimliliği bir önceki yıla göre %2,4 oranında azalmıştır. Bu sonuçla Türkiye, 61 ülke içinde verimliliğin en fazla gerilediği beşinci ülke olmuştur.” diye konuştu.
 
Verimlilik Ücrete Göre Düşük
 
TÜİK verileri kullanılarak yapılan hesaplamalara göre imalat sanayiinde verimlilik değişimi 2014’te sıfıra yakın gerçekleşmiş, sadece binde 1 oranında artabilmiş diyen Keçeci, “Ülkemiz ihracatında 2014’te yaşanan duraklama ve 2015’teki gerileme de uluslararası rekabet gücündeki azalmayı kanıtlamaktadır. Türkiye, en fazla rekabet mücadelesi verdiği 30 ülkeye kıyasla, 2014 yılındaki 11,42 $/saatlik brüt giydirilmiş ücret seviyesi ile beşinci sırada yer alıyor.  Öte yandan, 2014 yılı itibariyle ülkemiz, kişi başına GSYH ve işgücü verimliliği açısından OECD ülkeleri arasında Meksika ile birlikte en düşük değerlerle dipte yer almaktadır. AB ülkeleriyle bir kıyaslama yapılacak olursa; işgücü verimliliği Türkiye’ye göre %21 yüksek olan Slovak Cumhuriyeti’nin ücret düzeyi ülkemize kıyasla %15 oranında düşüktür. Çek Cumhuriyeti’ne göre daha yüksek ücret düzeyine sahip olan Türkiye, ise işgücü verimliliği açısından %25 oranında geridedir. Ülkemizde işverenin işçi çalıştırmak için ödediği paranın yaklaşık üçte ikisi üretim ve verimlilik artışıyla hiçbir ilgisi olmayan giderler niteliğindeki yan ödemelere ait. Oysa ücret sisteminin temel fonksiyonu, enflasyon ve kârlılık gibi faktörlerin yanı sıra çalışanın üretime katkısının, o katkı dikkate alınarak ödüllendirilmesi olmalı.” şeklinde konuştu.
 
İstihdam Üzerindeki Vergi ve Prim Yükü Azaltılmalı
 
2014 yılında işçi çalıştırmak için işverenin ödediği her 100 liradan sadece 53,7 lirası işçinin cebine girebilmiş olduğunu ifade eden Keçeci, “Devletin istihdam üzerinden aldığı vergi ve primlerin yükü işçi ve işveren açısından ağır olmuş, devlet 2014 yılında işçinin gelirine yansımayan 46,3 liranın 39,3 lirasına el koymuş. OECD verilerine göre ülkemiz, istihdam vergilerinin ağırlığı bakımından OECD Ülkeleri içinde 2007’de ikinci iken, ülkemizde uygulanan istihdam teşvikleri sayesinde 2010 yılında dokuzunculuğa inmiş; ancak 2014 yılı itibariyle sekizinciliğe yükselmiş. Evli ve eşi çalışmayan, iki çocuklu işçi ve ortalama ücret esas alınarak, 34 ülkenin kapsandığı OECD verileri incelendiğinde, 2014 yılında Türkiye’de ortalama işçilik maliyetinin %36,8’inin istihdam vergilerine (ücretten alınan vergiler ile işçi ve işveren sosyal güvenlik primleri) ayrıldığı görülmektedir. Bu oran OECD ülkelerinde ortalama %26,9, ABD’de %20,6 ve Yeni Zelanda’da %3,8.” diye konuştu.