AK Parti Denizli Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyon Üyesi Mehmet Yüksel, bütçe ve kesin hesap kanunu tasarısının geneli üzerinde söz alarak değerlendirmelerde bulundu. Yüksel; “Hazırlanan 2013 yılı bütçesi ekonomimizin temel sorunlarına çözüm sunacak nitelikte ve mali disipline ve hedeflere uygun olarak ortaya konmuştur” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe ve kesin hesap kanunu tasarısının geneli üzerinde görüşmeler yapıldı. AK Parti Denizli Milletvekili Plan ve Bütçe Komisyon Üyesi Mehmet Yüksel görüşmeler de söz alarak bütçenin geneli üzerinde değerlendirmelerde bulundu. Yüksel, şunları ifade etti: “Türkiye bir taraftan yapısal sorunlarımızı en aza indirmek, bir taraftan da, dünyada her alandaki ve sektörlerdeki rakiplerimizle mücadele vermek durumunda. Bunun yanında dünyadaki olumlu veya olumsuz gelişmelerin negatif etkisinde kalmadan ekonomiyi ve mali politikayı yönetmek zorunda. Bu durumda, siz ne kadar iyi niyetle hedefler koyarsanız koyun, ülke olarak alınan kararlar tek başına bir şey ifade etmiyor. Çünkü artık Türkiye Edirne’den Kars’a, Denizli’den Konya’ya ticaret yapan bir ülke değildir. Tüm Dünya ve ülke gerçeklerine göre öngörerek hazırladığınız ekonomik hedeflerden sapmalar ve zaman zaman bu hedefleri revize etme durumunda kalabiliyorsunuz. İşte bu gerçekler ışığında 2013 bütçesinin değerlendirilmesi daha doğru olacaktır” dedi.

2013 Bütçesi Mali Disipline Uygun
Yüksel, konuşmasının devamında mali disipline de dikkat çekerek şunları ifade etti; “Teknik olarak birkaç konuya değinmek istersem, yine günümüzde başarılı ekonomi yönetiminin en önemli kriteri mali disiplindir. Bunu da muhalefetten ve iktidardan pek çok arkadaşımız gündeme getirdi ve mali disiplin burada ön plana çıkmıştır. Dünyadaki pek çok ülkenin bütçe açığı ve kamu borç yükü nedeniyle kriz içinde olduğu göze önüne alındığında, Türkiye en başarılı politikaların uygulandığı ülkelerin başında gelmektedir. 2005 yılından 2012 yılına kadar geçen dönemlerde bütçe açığı, gayrisafi yurt içi hasıla oranı Maastricht kriterlerinin çok altında kalmıştır. Yalnızca uluslararası finansal kriz yılları olan 2009 ve 2010 yıllarında Maastricht kriterlerinin biraz üstünde kalmıştır. 2013 yılı bütçe taslağında bütçe açığı, gayrisafi yurt içi hasıla oranı yüzde 2,2 olarak öngörülmüştür. Bu da bütçemizin Maastricht kriterlerine göre sağlıklı, mali disipline uygun olarak hazırlandığını göstermektedir. 2013 yılı bütçe taslağındaki önemli ve olumlu bir gelişme de faiz dışı fazla konusudur. Faiz dışı fazla, gayrisafi yurt içi oranı yüzde 1,2 olarak hedeflenmiştir. Bu önemli hedef kamu borç stokunun finansal piyasalarda güvenin artmasını sağlayan ideal büyüklüğe ineceğinin bir göstergesidir. Borç stoku, gayrisafi millî hasıla oranı 2013 yılında yüzde 36,5’a, 2015 yılında da yüzde 31’e düşürülmesi hedeflenmiştir. Bu, Avrupa Birliği ülkelerinin borç stoklarıyla karşılaşıldığında, bu konuda da başarılı bir maliye politikası uygulandığı anlaşılmaktadır.

Mali disiplin ekonomilerin en önemli hastalığı olan enflasyonla mücadelede en önemli enstrümandır, en önemli araçtır. 2013 yılı bütçe hedefleri belirlenirken enflasyon oranını yüzde 5,3 olacağı öngörülmüştür. Enflasyonun hâla önemli risk oluşturduğu ülkemizde mali disiplinden vazgeçilmez. Orta vadeli plan hedeflerine göreyse 2014 ve 2015 yıllarında enflasyon oranı yüzde 5 oranına düşürülecektir. Ben burada biraz daha radikal düşünüyorum. Enflasyon oranının 2013 yılında yüzde 5, 2014 yılında yüzde 4, 2015 yılında yüzde 3’e düşürülmesinin hedeflenmesinin daha yararlı ve uygun olacağı kanaatindeyim. Enflasyon oranını aşağı çekmeden, faiz oranlarını daha da indirmek yeni sorunları ortaya çıkaracaktır. Çünkü faiz oranı olarak reel faizleri dikkate olmak gerekmektedir. Piyasadaki gösterge faiz oranını ele alırsak reel olarak sıfıra yakındır. Piyasadaki gösterge faiz oranı yüzde 7,5 civarında, enflasyon oranı da yüzde 7,4 civarında. Negatif reel faiz düzeyini hedeflemek ekonomimiz için sağlıklı olmayacaktır. Bunun sebebi ise tasarruf oranımız çok düşük orandadır. Tasarruf oranımız şu anda yüzde 12, yüzde 13’lere düşmüştür. Negatif faizler tasarrufu vuracaktır, tüketim harcamalarını aşırı noktalara taşıyacaktır, yatırım artışı için gerekli olan istikrarı bozacaktır. Bazı gelişmiş fakat resesyon içindeki ülkelerin faiz politikası Türkiye için uygun değildir, olumsuzdur. Türkiye, istikrar içinde büyümesini sürdürmekte olan bir ülkedir, resesyondan uzaktır” dedi.

2013 Bütçesi Hedeflere Uygun Hazırlanmıştır…
Yüksel, hazırlanan 2013 bütçesinin ekonominin ana sorunlarına çözüm getirecek nitelikte olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye’nin büyüme potansiyeli yüzde 4’den fazladır ve 2013 yılında bu hedefi aşacağımıza inanıyorum. İthalatın yüzde 9 civarında artış göstereceği öngörülmüş, ihracatın ise yüzde 5 civarında büyüyeceği, buna baktığımızda da cari açığın hâlâ 2013 yılında yüzde 60,7 milyar dolar olacağı hedeflenmiş, buna karşın da büyüme oranı yüzde 4 öngörülmüştür. Bu hedeflerle birlikte düşünüldüğünde çok ihtiyatlı davranıldığı kanaatindeyim. 2012 yılında ihracat artarken ithalat azalmaya başlamıştır, ihracatımız artmaya devam ederken ithalat artışı tersine dönmüştür. Bu gelişmenin üzerine gidilerek bir ileri aşamaya taşımak tarihi bir dönüşüm olacaktır. Cari açık ve kronikleşmiş problemlerinden kurtulmuş olmak en büyük hedefimizdir. İhracata dayalı büyümenin, bugünkü kriz ortamında da sağlanmasının mümkün olduğu aşikârdır. Eximbank kredileri olağanüstü arttırılarak ve erişimini kolay ve ucuz duruma getirilerek ihracat artışının getireceği büyüme ve hareketlilik vergi gelirlerini de sağlam biçimde arttıracaktır. 2013 yılı bütçe taslağında bütçe gelirleri yüzde 12 artış öngörülerek 370 milyar TL’ye, bütçe giderleri ise 404 milyar TL olarak bağlanmış, 2012, 2013 yılı bütçesi gelirlerinin gayrisafi yurt içi hasıla oranı da her iki yılda da yüzde 25 civarlarında kalmıştır. Maliye politikasına baktığımızda, hedefleri incelediğimizde ekonomimizin ana sorunlarına çözüm getirmeyi hedeflediği görülmektedir” dedi.